şeklinde Allah"a arz etmesidir. Kudret sahibi Rabbine olan güvenini dile getirdikten sonra O"na sığınıp O"ndan yardım talep etmesidir. Maûne Kuyusu felâketinin haberini aldığında Resûlullah da Rabbine sığınarak O"ndan yardım dilemişti. Zira her yolu denediği ve iyi ilişkiler kurmak için çabaladığı hâlde müşrikler, Allah"ın dinini inkârda ısrarcı davranarak Müslümanlara zulmetmişlerdi. Bu ise Resûlullah"ı yürekten yaralamıştı. İşte Peygamberimizin namazlarında yaptığı bu beddualar da o yaralı kalpten dökülen iç yakarışlarıydı.
Nice zorluklarla karşılaşmasına rağmen müşriklere beddua etmemişti Rahmet Peygamberi. Her zaman sabretmiş, affedici olmuş ve sonunda onları Allah"a havale etmişti.13 Müslüman olmaları ve kendisine yardım etmeleri umuduyla gittiği Tâif"te kendisine reva görülen kötü muameleden dolayı beddua etmemiş ve Rabbine sığınarak şöyle yakarmıştı:
“Allah"ım! Güçsüzlüğümü, çaresizliğimi ve halkın nazarında hakir görülüşümü sana arz ve şikâyet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zayıfların Rabbisin! Sen benim Rabbimsin! Beni kimin eline bırakıyorsun? Senden uzak olan ve beni gördükçe suratını asan kimselere mi? Yoksa beni eline bıraktığın düşmana mı? Bu, senin bana karşı bir öfkenden dolayı değilse buna aldırış etmem. Fakat af ve merhametin, benim için (gazabından) daha geniştir. Senin gazabına uğramaktan, karanlıkları aydınlatan, dünya ve âhiret işlerini ıslah eden senin nuruna sığınırım! Her şey senin rızan içindir. Güç ve kuvvet ancak sendedir!” 14 Yine Uhud"da müşrikler tarafından yaralandığında, “Peygamberlerinin başını yaran, dişini kıran bir kavim nasıl felâh bulur! Halbuki o, onları Allah"a davet ediyor.” diye sitem etse de asla beddua etmemişti.15
Kendisi için değil, haram kıldığı şeylere yapılan hürmetsizlikten dolayı yalnızca Allah için cezalandıran Resûlullah,16 örneklerden anlaşılacağı üzere şahsıyla ilgili durumlarda lânet ve bedduadan uzak durmuştur. Bir defasında kendisinden müşriklere beddua etmesi istendiğinde Allah Resûlü"nün cevabı şöyle olmuştu: “Ben lânetçi olarak gönderilmedim; bilakis ancak rahmet olarak gönderildim.” 17 Çünkü asıl olan rahmet ve duadır. Kunut yaparak beddua etmek ise istisnadır. Evet, o, Bi"r-i Maûne faciası nedeniyle müşriklere beddua etmişti. Fakat bunu kendi adına değil, müşrikler tarafından haince tuzağa düşürülen değerli ashâbı için yapmıştı. Bizzat emek verip yetiştirdiği onca âlim ve hafızı bir anda kaybetmek kolay değildi. Bu en zor ânında elinden gelen tek şey, Yaratan"ına sığınarak katilleri O"na havale etmekti. Ancak her işte orta yolu tutan Sevgili Peygamberimiz,