Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 117

defa göğsüne işaret etmiş ve “Kişiye Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter. Her Müslüman"ın kanı, malı ve ırzı (diğer) bir Müslüman"a haramdır.” 17 buyurarak takva ile ameller arasında ilişki kurmuştur.

Allah"a saygı ve itaatin ancak samimi bir sevgiyle gerçekleşebileceği şüphesizdir. Sadece korkuya dayalı bir saygı ve itaatin, insanlar nazarında olduğu gibi Cenâb-ı Hak katında da fazla değeri yoktur. Onun için İslâm Dini"nde Allah sevgisi ve hoşnutluğu Allah korkusuna öncelenmiş, Allah"tan korkmak da “O"na karşı gelip günah işlemekten, hesap gününde yüzü kara çıkmaktan ve O"nun azabını gerektirecek bir iş yapmaktan endişe etmek.” şeklinde anlaşılmıştır. İnsanı takvaya ulaştıran da, sevgiyle beraber bu sorumluluk ve endişe duyguları içerisinde olmaktır. Kullarına karşı çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Cenâb-ı Hakk"ın18 muradı onları korkutmaktan çok, doğru yola sevketmek ve karşılığında cennet nimetleriyle ödüllendirmektir. O"nun bütün elçileri gibi Son Elçisi de müjdelemek (tebşîr) ve uyarmak (inzâr) görevlerini yerine getirirken insanlara karşı sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmış, katı ve korkutucu davranarak onların kendisinden uzaklaşmalarına fırsat vermemiştir.19

“Haseb (kişiyi halk nazarında yücelten nitelik) maldır, kerem (kişiyi Allah katında yücelten nitelik) ise takvadır.” 20 diyen Allah Resûlü, “Öyle bir âyet biliyorum ki, eğer insanların hepsi ona sarılsalar onlara yeter.” buyurduktan sonra,“Kim Allah"a karşı takva bilinci içerisinde olursa Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.” 21 âyetini okumuş,22 böylece dünya ve âhirette her türlü sıkıntı ve zorluktan kurtulmanın yolunun takvaya sarılmak olduğunu ifade etmiştir. Nitekim başka bir âyette, Cenâb-ı Hakk"ın takva sahibi kimselerin işini kolaylaştıracağı23 bildirilmiştir.

Sevgili Peygamberimiz, Cenâb-ı Hakk"ın, câhiliye döneminin kibrini ve atalarla övünme âdetini kaldırdığını ifade ettikten sonra, insanların ya müttaki mümin, ya da günahkâr kötü tabiatlı kimseler olarak niteleneceklerini, herkesin Âdem"in çocukları olduğunu, onun da topraktan yaratıldığını, bazı kimselerin kavimleriyle övünmeyi bırakmadıkça cehennem kömürü olmaya devam edeceklerini ve Allah katında, burnuyla dışkı yuvarlayan mayıs böceğinden daha değersiz olacaklarını24 beyan ederek, insanları Allah nezdinde üstün kılan tek değer ölçüsünün takva olduğuna dikkat çekmiştir.

Allah Resûlü, En"âm sûresinin, “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah"ın yolundan ayırır.

    

Dipnotlar

17 M6541 Müslim, Birr, 32.

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ بْنِ قَعْنَبٍ حَدَّثَنَا دَاوُدُ - يَعْنِى ابْنَ قَيْسٍ - عَنْ أَبِى سَعِيدٍ مَوْلَى عَامِرِ بْنِ كُرَيْزٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَنَاجَشُوا وَلاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَلاَ يَبِعْ بَعْضُكُمْ عَلَى بَيْعِ بَعْضٍ وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا . الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يَخْذُلُهُ وَلاَ يَحْقِرُهُ . التَّقْوَى هَا هُنَا » . وَيُشِيرُ إِلَى صَدْرِهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ « بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ » .

18 Bakara, 2/199.

ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿199﴾

19 Âl-i İmrân, 3/159.

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْۚ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَل۪يظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الْاَمْرِۚ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّل۪ينَ ﴿159﴾

20 T3271 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49

حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ سَهْلٍ الأَعْرَجُ الْبَغْدَادِىُّ وَغَيْرُ وَاحِدٍ قَالُوا حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ سَلاَّمِ بْنِ أَبِى مُطِيعٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدَبٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْحَسَبُ الْمَالُ وَالْكَرَمُ التَّقْوَى » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ سَمُرَةَ . لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ سَلاَّمِ بْنِ أَبِى مُطِيعٍ وَهُوَ ثِقَةٌ . İM4219 İbn Mâce, Zühd, 24. حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خَلَفٍ الْعَسْقَلاَنِىُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سَلاَّمُ بْنُ أَبِى مُطِيعٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدَبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْحَسَبُ الْمَالُ وَالْكَرَمُ التَّقْوَى » .

21 Talâk, 65/2.

فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًاۙ ﴿2﴾

22 DM2753 Dârimî, Rikâk, 16

- حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ كَهْمَسِ بْنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِى السَّلِيلِ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنَّى لأَعْلَمُ آيَةً لَوْ أَخَذَ بِهَا النَّاسُ لَكَفَتْهُمْ (وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاً) ». İM4220 İbn Mâce, Zühd, 24. حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَعُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ كَهْمَسِ بْنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِى السَّلِيلِ ضُرَيْبِ بْنِ نُقَيْرٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى لأَعْرِفُ كَلِمَةً - وَقَالَ عُثْمَانُ آيَةً - لَوْ أَخَذَ النَّاسُ كُلُّهُمْ بِهَا لَكَفَتْهُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيَّةُ آيَةٍ قَالَ « وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا » .

23 Talâk, 65/4.

وَالّٰٓـ۪ٔي يَئِسْنَ مِنَ الْمَح۪يضِ مِنْ نِسَٓائِكُمْ اِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلٰثَةُ اَشْهُرٍۙ وَالّٰٓـ۪ٔي لَمْ يَحِضْنَۜ وَاُو۬لَاتُ الْاَحْمَالِ اَجَلُهُنَّ اَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِه۪ يُسْرًا ﴿4﴾

24 D5116 Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111.

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ مَرْوَانَ الرَّقِّىُّ حَدَّثَنَا الْمُعَافَى ح وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الْهَمْدَانِىُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ - وَهَذَا حَدِيثُهُ - عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَدْ أَذْهَبَ عَنْكُمْ عُبِّيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ وَفَخْرَهَا بِالآبَاءِ مُؤْمِنٌ تَقِىٌّ وَفَاجِرٌ شَقِىٌّ أَنْتُمْ بَنُو آدَمَ وَآدَمُ مِنْ تُرَابٍ لَيَدَعَنَّ رِجَالٌ فَخْرَهُمْ بِأَقْوَامٍ إِنَّمَا هُمْ فَحْمٌ مِنْ فَحْمِ جَهَنَّمَ أَوْ لَيَكُونُنَّ أَهْوَنَ عَلَى اللَّهِ مِنَ الْجِعْلاَنِ الَّتِى تَدْفَعُ بِأَنْفِهَا النَّتْنَ » .