suistimal eden bencilce bir davranıştır. Resûlullah bu gerçeği, “Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için de istemedikçe (gerçek mânâda) iman etmiş olmaz.” 16 hadisiyle ifade etmiştir.
İslâm"ın önemli ahlâkî erdemlerinden biri olan hoşgörüye; ailede, mahallede, sokakta, okulda, işyerinde kısaca insanlarla iletişim kurulan her ortamda ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, özellikle ticarî ilişkilerde kendini daha çok hissettirmektedir. Çünkü insanlar arasındaki anlaşmazlıkların büyük çoğunluğu, alacak verecek yüzünden ortaya çıkmaktadır. Bunun için Allah Resûlü, insanlara ticaret hayatının her safhasında hoşgörülü ve kolaylaştırıcı olmayı öğütlemiş ve şöyle buyurmuştur:“Allah, satışın, alışın ve borç ödemenin müsamahalı olanını sever.” 17 Hatta Allah Teâlâ"nın sırf alışverişte insanlara müsamahalı davranmasından dolayı, cehennemlik bir adam hakkında, “Kullarıma müsamaha gösterdiği gibi siz de (bu) kuluma müsamaha gösterin!” buyuracağını söyleyerek bu hususta kolaylaştırıcı olmaya teşvik etmiştir.18 Nitekim kendisi de bazı alacaklılarının kaba davranışlarına aynı şekilde karşılık vermemiş ve borcunu onlara en güzel şekilde ödemiştir.19
Hoşgörü, aile hayatının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Aile fertleri birbirlerine karşı sevgi, saygı, hoşgörü ve müsamaha prensibine göre hareket ederek huzurlu ve mutlu aile ortamları oluşturabilirler. Huzurlu ailelerden oluşan toplum da huzurlu olur. Resûl-i Ekrem eşleriyle olan ilişkilerinde hoşgörü prensibine göre hareket etmiş ve onların bazı hatalı davranışlarını müsamaha ile karşılamıştır. Nitekim bir gün Allah Resûlü"ne yemek hazırlayan Hz. Âişe, o sırada Peygamberimizin diğer eşlerinden Hz. Hafsa"nın da bir yemek pişirerek kendisinden önce ikram etmesini kıskanmıştı. Hz. Hafsa"nın cariyesi yemeği tam Resûlullah"ın önüne koyacağı sırada Hz. Âişe onun eline vurdu ve tabak düşüp kırıldı. İçindeki yemek de döküldü. Bunun üzerine Resûlullah, tabağın parçalarını birleştirdi, dökülen yemeği topladı ve yanında bulunan ashâbına, “Anneniz kıskandı.” dedi. Ardından kırılanın yerine başka bir sağlam tabağı eşi Hz. Hafsa"ya gönderdi.20 Hz. Âişe, bu olay üzerine Resûlullah"ın mübarek yüzünde herhangi bir olumsuz tavır görmediğini ifade etmiştir.21
Hz. Peygamber"e on yıl hizmet eden genç sahâbîlerden Enes b. Mâlik de onun hoşgörüsüne dair bir anısını şöyle anlatır: “Allah Resûlü, insanlar içerisinde ahlâkı en güzel olanı idi. Bir gün beni bir iş için gönderdi. Ben, "Allah"a yemin olsun ki gitmem." dedim. Oysa içimde Resûlullah"ın emrettiği