işe gitme niyeti vardı. Derken bu iş için yola koyuldum. Sokakta oynayan çocuklara rastladım (ve onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum). Bir de baktım ki, Allah Resûlü arkamdan başımı tutmuş gülümseyerek duruyordu. Bana, "Enescik, sana emrettiğim yere git haydi!" dedi. Ben de, "Peki yâ Resûlallah, hemen gidiyorum." dedim.”22 Enes b. Mâlik devamında şöyle dedi: “Allah"a yemin olsun ki, ben kendisine on yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı, "Niye böyle yaptın?", yapmadığım bir işten dolayı da, "Niçin böyle yapmadın?" dediğini hatırlamıyorum.”23
Enes b. Mâlik"in anlattığı bir başka hatırasında, bir bedevî Hz. Peygamber"e gelerek kaftanını şiddetle çekmiş ve kendisine bir şeyler verilmesini istemişti. Resûlullah, canını acıtmasına rağmen, bedevînin bu kaba davranışına olumsuz bir tepki göstermemiş, hatta ona şefkatle bakıp gülümsedikten sonra kendisine bir miktar mal verilmesini emretmişti.24 Görüldüğü üzere hoşgörü, yerine göre kişinin gücü, kuvveti ve öfkesini kontrol altına almasını da ifade etmektedir.
Yumuşak huyluluk, güzel ahlâkın ve hoşgörünün belirtisidir. İnsanlar arasındaki kin ve nefret, yumuşak huylulukla giderilebilir. Hz. Peygamber, “rıfk” yani yumuşak huylu olma erdeminin hangi işte bulunursa onu güzelleştireceğini, bulunmadığı yeri de çirkinleştireceğini ifade etmektedir.25 Nitekim Yüce Allah da her işte rıfk ile muamele etmeyi sever26 ve kullarına karşı son derece yumuşak davranır. Şiddet karşılığında vermediğini yumuşak huyluluk karşılığında verir.27 Resûlullah cana yakın, yumuşak huylu ve kolaylaştırıcı kimselerin cehennem ateşinden uzak olacağını,28 yumuşak huydan mahrum kimsenin ise hayırdan da mahrum kalacağını bildirmiştir.29
İnsanların ayıplarını/kusurlarını araştırmamak ve görünce de onları gizlemek İslâm ahlâkının önemli prensiplerinden biridir. “Kim dünyada bir kulu(n ayıbını/kusurunu) örterse, Allah da kıyamet günü onu(n ayıbını/kusurunu) örter.” 30 buyuran Allah Resûlü, gayri ihtiyarî yellenen bir kişiye gülmeleri sebebiyle ashâbına öğüt vermiş ve: “Sizden biriniz, kendisinin de yapageldiği böyle bir işe niçin gülmektedir?” 31 diyerek bu gibi hâllerde görmezlikten ve duymazlıktan gelmeye, insanları utandırmamaya çağırmıştır.
Hoşgörü, bilgi eksikliğinin olduğu yerde de devreye girer. Nitekim Hz. Peygamber bir defasında aksıran birine namazda iken, “Yerhamükallâh! (Allah sana rahmet etsin!)” diye dua eden Muâviye b. Hakem es-Sülemî"ye namazda böyle bir şey yapılmaması gerektiğini söylemiş ve onu nazikçe