iyiliklerin sevaba dönüşmesi mümkün değildir. Gerçekleştirilen eyleme sevap yahut günah sıfatını kazandıran, dolayısıyla da günah boyutunda kişiye sorumluluk yükleyen etkenlerden biri de niyetin yanı sıra kişinin iradesidir. Zira Allah hiç kimseyi gücünün yetmediği şeyle sorumlu tutmamıştır.20 Dolayısıyla yanılma, unutma ve zorlama gibi kişinin iradesi dışındaki hâllerde vukû bulan yanlış ve kötü davranışlar mazur görülmüştür.21
“Yaptığınız her iyiliğin karşılığını Allah katında bulursunuz.” 22 buyuran Allah (cc), aynı zamanda bu karşılığın kat kat olacağını, buna karşın yapılan kötülüklere ise sadece misliyle karşılık verileceğini buyurmaktadır.23 Aynı şekilde Peygamber Efendimiz de, “Biriniz İslâm"ı güzelce yaşadığında, yapacağı her bir iyiliğe karşılık on mislinden yedi yüz katına kadar (sevap) yazılır; yapacağı her bir kötülüğe ise ancak bir misli (günah) yazılır.” 24 buyurmuştur. Ayrıca Peygamberimizin ifade ettiği üzere, inanan bir kul eyleme geçirmediği kötü niyet ve planlarından ötürü cezaya çarptırılmayacak,25 kötü niyetini gerçekleştirdiği vakit ise ancak misliyle cezalandırılacaktır.26 Bunun yanında Rahmân"ın hoşnutluğunu kazanmak için kulun hayırlı bir işe sadece niyet etmesi bile yeterlidir. Bu niyetini bir de eyleme dönüştürdü mü artık o iyilik çok daha fazlasıyla karşılık bulacaktır.27 Zira Rabbimizin ikramı ve ihsanı sınırsızdır.28 Şu hâlde bir hurma deyip geçmemeli, helâl kazançtan olması kaydıyla kulun samimi niyetlerle sadaka olarak verdiği bir tanecik hurmanın sevabının, Rahman"ın nezdinde kat kat artırılacağı unutulmamalıdır.29
Medine"de bir öğle vaktiydi. Ashâb her zamanki gibi Mescid-i Nebevî"de toplanmış, namaz vaktini beklemekteydi. Derken, yalın ayaklı bazı insanlar geldi. Üstlerinde doğru dürüst giyecekleri yoktu. Kaba yün abalarını başlarına geçirivermişlerdi. Mudar kabilesine mensup olan bu adamlar, kılıçlarını kuşanmış bir vaziyette mescide girdiler. Ne kadar muhtaç oldukları her hâllerinden belliydi. Onların bu durumunu görür görmez Rahmet Elçisi"nin yüzü değişiverdi. İçeri girip çıktıktan sonra Bilâl"e ezan okumasını emir buyurdu. Allah Resûlü namazdan sonra bir konuşma yaptı. Allah"a hamd ve senâ ettikten sonra konuşmasına, “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah"a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.” 30 âyetiyle başladı. Ardından Haşr sûresinin 18. âyetini okudu: “Ey inananlar! Allah"tan sakının ve herkes