Allah"ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.” 21
Diğer yandan her ne surette olursa olsun bir başkasını “aldatmamak” temel bir dinî ve ahlâkî düstur olduğu gibi, aynı zamanda “aldanmamak” da önemli bir husustur. Hz. Peygamber, karakter itibarıyla saf bir sahâbî olan ve alışverişte kolaylıkla kandırılabilen Münkız b. Amr"a önce alışveriş yapmamasını söylemiş, ancak o alışveriş yapmadan edemeyeceğini belirtince de hiç değilse alışveriş esnasında “Aldatma yok.” diyerek muhataplarını uyarmasını tavsiye etmiştir.22
“Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz.” 23 hadisi de Müslümanların aynı hataya iki defa düşmek suretiyle aldanmamaları gerektiğine işaret eder. Kişi çevresini ve insanları iyi tanımalı, onlardan gelebilecek tehlike ve zararlara karşı şuurlu olmalıdır. Kendi tecrübeleri kadar başkalarının tecrübelerinden de istifade etme yoluna gitmelidir. Bu husus, insanlarla ilişkilerin temelde güven üstüne kurulması, ancak ihtiyatlı davranmanın da elden bırakılmaması anlamına gelir.
Peygamber Efendimizin aldatmama ve aldanmama ile ilgili tavsiye, emir, uyarı ve yasaklarının daha çok alışveriş alanıyla ilgili olduğu dikkat çekici bir husustur. Ancak Peygamberimiz (sav), hangi alanda olursa olsun insanların aldatılmasına karşı çıkmış, hatta şakayla bile olsa buna asla müsaade etmemiştir. Nitekim o, “Ben (her hâl ve şartta) sadece hakikati söylerim.” buyurmuştur.24 Allah Resûlü"nün bu konudaki tavrına tanıklık edenlerden birisi de o zaman küçük yaşta olan Abdullah b. Âmir"dir. Abdullah şöyle anlatır: “Bir gün Resûlullah (sav) evimize ziyarete gelmişti. Ben henüz küçücük bir çocuktum. O otururken ben oyun oynamak için dışarı çıkmak istemiştim. Bu sırada annem, "Abdullah! Yanıma gel. Bak sana ne vereceğim!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav),"Çocuğa ne vereceksin?" diye sordu. Annem, "Ona hurma vereceğim." deyince, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Eğer çocuğa bir şey vermeseydin, bu söz (amel defterine) bir yalan olarak yazılacaktı."” 25
Şakalarda ve hatta bazı zor durumlarda kalındığında açıkça yalan söylemek yerine mecaz, kinaye, tevriye gibi edebî sanatlardan yararlanma cihetine gidilebiliyordu. Medine"ye hicret yolunda Allah Resûlü"ne yârenlik eden Hz. Ebû Bekir"in yolculuk esnasında gösterdiği incelik ve söz ustalığı da burada anılmaya değerdir. Hz. Ebû Bekir, saç ve sakalı ağardığından ihtiyar görünüyor, ticaret için çeşitli yerlere gidip geldiğinden de daha fazla