ısrar etmezdi. Bir gün Saîd b. Müseyyib"in dedesi Hz. Peygamber"in yanına gitmişti. Hz. Peygamber yanına gelen kişinin adını sordu. O da “Hazn” (düz olmayan, engebeli) olduğunu söyledi. Hz. Peygamber ona, “Sen "Hazn" değil, aslında "Sehl"sin (düz, engebesiz, kolaysın).” buyurdu. Ancak adam, “Babamın bana verdiği ismi değiştirecek değilim.” diyerek Allah Resûlü"nün teklifini kabul etmedi.39 Bu anıyı anlatan torunu Saîd b. Müsseyyeb rivayetin devamında bundan sonra ailelerinde sıkıntının eksik olmadığını belirtmekten geri kalmamıştı.
Hz. Peygamber bir taraftan yaşadığı toplumun tevhid ile çelişmeyen kültürel unsurlarını koruyor, bir taraftan da yeni isimlerin inancı, ahlâkı ve kültürü yansıtan gücünden faydalanıyordu. Resûlullah (sav), yeni doğan çocuğa yedinci gününde isim verilmesini, (saçlarının tıraş edilmesi suretiyle) temizlenmesini ve akîka kurbanının kesilmesini emretmişti.40 Ashâb, çocuklarına isim koyması ve dua etmesi için Sevgili Peygamberimize gelirdi.41 O da öncelikle çocuğun kulağına ezan okur,42 sonra da hurma gibi tatlı bir yiyeceği iyice çiğneyerek ağzına verir ve ismini koyardı.43 Ezan okumak suretiyle bir anlamda hayatının hep doğru istikamette olmasını diliyor; ağzına verdiği hurma ile de tatlı bir ömür geçirmesini istiyordu. Bebeğe güzel bir isim vererek yaşantısının bereketli olması için dua ederdi.44
Dünyaya yeni gelmiş bir bebek, içinde yaşayacağı kültürle ilk defa bu şekilde tanışmış olur. Çocuğa verilecek isim, gerek içinde bulunduğu ortamla gerekse kültürel geçmişiyle sıkı bir bağın kurulmasını sağlar. İsmin sürekli tekrar edilmesiyle sahibinin karakterinin şekillenmesinde etkili olacağı veya onun için dua anlamına geleceği düşünülür. Buradan hareketle Hz. Peygamber"in de isim koyarken ya da değiştirirken muhatabında görmek istediği niteliği dile getirdiği söylenebilir. Yeni doğan çocuklarından her birine ısrarla “Harb” yani savaş ismini koymak isteyen Hz. Ali"nin bu tercihi yerine Resûl-i Ekrem"in torunlarına “güzellik” ve “iyilik” anlamlarına gelen “Hasan” ve “Hüseyin” isimlerini vermesi45 bu açıdan dikkat çekicidir.
Hz. Peygamber sadece kişi isimleri için değil yer ve kavim isimleri için de aynı tavrı göstermiş, topraklı, tozlu anlamında “Afira” adıyla anılan araziye “Hadira” (Yeşillik) ismini vermişti. Olumsuz anlam ifade eden isimleri tam aksi olan olumlu hâlleriyle değiştirmişti. Söz gelimi “Şi"bü"d-dalâle” (Dalâlet vadisi) ismini “Şi"bü"l-hüdâ” (Hidayet vadisi) ismine,46 “Bakıyyetü"d-dalâle” (Dalâlet kalıntısı) ismini ise “Bakıyyetü"l-hüdâ” (Hidayet kalıntısı) ismine çevirmişti.47 “Benu"l-muğviye” (Azgınoğulları) ve