“Benu"z-zinye” (Zinaoğulları) isimli iki ailenin isimlerini de “Benu"r-rişde” (Faziletoğulları) ismiyle değiştirmişti.48 Onun dilinde öfkeli anlamına gelen Bağîz, sevecen anlamını yüklenerek Habîb olmuş,49 az anlamındaki Kalîl, çok anlamına taşınarak Kesîr"e dönüşmüştü.50
Allah Resûlü"nün yeni bir kültürü ilmek ilmek işlediğinin farkında olan ashâb, herhangi bir şeyin isminin değiştirilmesine şaşırmıyordu. Nebî (sav) Vedâ Haccı"nda, haram aylarda kan akıtmamanın önemini anlatırken dikkat çekmek için, “Bugün hangi gündür, biliyor musunuz?”, “Bu ay hangi aydır?”, “Bu, hangi beldedir?” şeklinde sorular sorduğunda, soruların cevabını bildikleri hâlde ashâb, “Allah ve Resûlü en iyi bilendir.” demişler, Resûlullah"ın yine sükût etmesi üzerine de onun (sav) tüm bunlara yeni birer isim vereceğini zannetmişlerdi.51
Tüm bu uygulamalar, aynı zamanda dönüşümün isimler üzerinden yapıldığı hissini uyandırıyordu. Nitekim Peygamberimizin dönüşüme sahne olan ve ilerde İslâm medeniyetinin beşiği olacak şehrin, “Zarar vermek, karıştırmak, kötülemek, bozmak” anlamlarına gelen s-r-b fiilinden türeyen “Yesrib” ismini, şehirleşmeyi ifade eden “Medine” ismi ile değiştirmesi çok manidardır. Resûl-i Ekrem, hicret ettiği bu mübarek şehir hakkında, “İnsanlar ona Yesrib diyorlar, onun ismi Medine"dir. Körüğün demirin pasını giderdiği gibi Medine de kötü insanları dışına atar.” 52 sözleriyle, medenî bir toplumun inşa edileceğini haber veriyor ve yeni koyduğu isimle dönüşümün hedefini gösteriyordu. Allah Resûlü"nün oluşturduğu Medine şehri, fazilet ve erdemler şehri olmuştu. Hz. Peygamber Tebük Seferi dönüşünde şehri görünce, “İşte bu Tâbe"dir (iyilik ve güzellik şehridir).” buyurarak onun güzelliğine işaret etmiş, böylece şehre ikinci bir isim daha vermişti. Hatta sözlerinin devamında sadece Medine"ye değil Uhud"a olan sevgisini de dile getirmiş, “Bu da Uhud"dur, öyle bir dağdır ki o bizi sever, biz de onu severiz.” buyurmuştu.53 Yüce Yaratıcı güzel olduğuna ve güzeli sevdiğine göre54 O"nun yarattıklarına yakışan da güzel bir isimle çağrılmak değil midir? Allah Resûlü"nün, “Siz kıyamet günü kendi isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse güzel isimler koyun.” 55 cümlesi, isim koymadaki temel espriyi yansıtmaktadır.
Resûl-i Ekrem"in dilinde sadece insan değil bütün mahlûkât güzel isimlere kavuşuyordu. O, sadece aslı kötü olan şeylere bu özelliklerine yakışmayan güzel isimler verilmesine karşı çıkıyordu. Nitekim kendisinden şarap üretilen üzüme ve üzüm dalına bu özelliğini vurgulayarak şerefli, cömert