Bu hadisin sebeb-i vürûdu yani söyleniş sebebi ile ilgili şu olay anlatılır:
Peygamber Efendimiz Mekke"de kaza umresi için bulunur ve şehirden çıkarken Hz. Hamza"nın kızı peşine takılarak onunla birlikte gelmek isteyince kabul eder. Medine"ye geldiklerinde oradaki akrabaları küçük kızı paylaşamazlar. Hz. Ca"fer, onu almaya kendisinin daha lâyık olduğunu, zira onun hem amcasının kızı olduğunu hem de teyzesi ile evli bulunduğunu söyler. Kendisinin buna daha lâyık olduğunu söyleyen Hz. Ali ise eşinin Resûlullah"ın kızı olduğunu ifade eder. Zeyd b. Hârise de onu kendisinin getirdiğini ve kardeşinin kızı olan bu çocuğun bakımını üstlenmenin ona düştüğünü belirterek hak iddia eder. Sonunda durumu arz ettiklerinde Hz. Peygamber, “Ben, teyzesiyle beraber olabilmesi için kızı Ca"fer"e vereceğim. Zira teyze anne gibidir.” buyurur.31
“Teyze, anne konumundadır.” hadisi, miras hukuku çerçevesinde değil, ilgi, sevgi ve merhamet açısından yakınlığın bir ifadesi olarak anlaşılmalıdır.
Resûlullah (sav), bir gün bir konuyu görüşmek üzere ensarı bir çadırın altında toplar. İçlerinde yabancı kimse bulunup bulunmadığını sorar. Ensar, “Yalnız bir kız kardeşimizin oğlu var.” cevabını verir. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Bir kavmin kız kardeşinin oğlu, kendilerindendir.” buyurur ve görüşmeye devam eder.32
Âyet-i kerimelerdeki vurguya paralel bir şekilde Allah Resûlü de konunun önemini sık sık dile getirmiştir. Akraba bağlarını sürdürmeye teşvik eden, aradaki bağları koparmaktan sakındıran birçok hadis mevcuttur. Söz gelimi Sevgili Peygamberimiz bu hadislerinde, “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!” buyurur.33 Bu nedenle soy ve sopun öğrenilmesini tavsiye eder. Zira, “Akrabalar arası bağların koparılmaması, aile içinde sevgi, malda bolluk ve ömrün uzamasına (bereketlenmesine) sebeptir.” 34 Ömrünün uzamasını (bereketlenmesini), rızkının genişletilmesini ve kötü bir şekilde ölmekten kurtulmayı isteyene akrabalarla ilişkilerini sürdürmesi tavsiye edilir.35
Bir adam Hz. Peygamber"e gelerek, “Bana, yaptığımda beni cennete sokacak bir amel haber ver!” der. Orada bulunanlar, “Buna da ne oluyor!” derler. Hz. Peygamber, “Bir ihtiyacı var, nesi olacak!” der ve soran şahsa, “Allah"a ibadet edersin ve O"na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılarsın, zekâtı verirsin, bir de sıla-i rahmi yerine getirirsin(akrabalarla bağlarını sürdürürsün).” buyurur.36