cenazesiyle karşılaşan Hz. Peygamber, “Ben sanki seni cennette bu ayağın iyileşmiş bir vaziyette yürürken görüyor gibiyim.” buyurdu ve onun emriyle bu üç mücahid aynı kabre konuldular.33
Amr b. Cemûh, ensarın temsilcilerindendi ve topal olmasına rağmen ordunun önündeydi.34 Amr"ın dört oğlu vardı ve Hz. Peygamber ile savaşlara katılıyorlardı. Babalarını, topal olması sebebiyle Allah"ın kendisine verdiği ruhsatı kullanması için ikna etmeye çalışıyorlardı. Amr ise, Hz. Peygamber"e başvurarak oğullarının kendisine engel olduklarını, şehit olmak istediğini söylüyordu. Neticede o, Uhud Savaşı"nda şehit oldu.35
Yüce Allah tarafından savaşa katılmamasına izin verilmesine rağmen,36 tıpkı âmâ olan Abdullah b. Ümmü Mektûm gibi, ayağı sakat olan Amr da cennet arzusuyla tutuşmuş, ruhsat yerine azimeti tercih etmiş ve şehâdet şerbetini içmişti. Kendilerine verilen bu izni kullanan, zayıf bedenleri Medine"de kaldığı hâlde duaları ve gönülleriyle cephede olan hasta, güçsüz ve engelliler hakkında ise, Rahmet Peygamberi bir savaşta şöyle buyurmuştu: “Medine"de öyle insanlar kaldı ki geçtiğimiz her bir derede ve tepede onlar da bizimle beraberdi. Onları mazeretleri alıkoydu.” 37
Hz. Peygamber"in, görme engelli sahâbîlerin gerek cemaate devam etmelerini ısrarla istemesinde, gerekse onları görevlendirmesinde, hatta savaşlara katılmalarına izin vermesinde onların toplumdan tecrit edilmemelerini sağlama arzusu yatmaktaydı. Ehil ve yeterli oldukları alanlarda yeteneklerini toplum yararına kullanarak, emek verip gayret gösteren üretici bireyler olmaları, onların ideallerini ve kişiliklerini gerçekleştirmede büyük öneme sahipti. Nitekim günümüzde de, pek çok engelli kardeşimizin arzu ettiği şey budur. Onlar, toplumun kendilerine acımalarından rahatsız olmaktadırlar. Birçoğu, çevresinin yardımlarıyla hayatını sürdüren bir tüketici olmayı değil, herşeye rağmen kendilerine verilen imkânlar nispetinde üretici olmayı tercih etmektedir. Tüketen, âciz insan konumunda çoğu zaman hayata küsme, kabuğuna çekilme ve psikolojik rahatsızlıklara maruz kalma durumu yaşanırken, üreten, güçlü insan konumunda, mutlu ve umutlu bir hayat söz konusudur. İşte Allah Resûlü"nün gerçekleştirmek istediği şey tam olarak budur.
Zayıfların, düşkünlerin, fakir ve yoksulların gerçek dostu ve hamisi olan Allah Resûlü, engellilere yapılacak her türlü yardımın bir sadaka olduğunu söylemiştir. Peygamber Efendimize (sav), varlıklı Müslümanların namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerin yanı sıra sadaka vererek de sevaba