aracılığıyla bilinen her tür fiil”5 anlamında kullanılan “ma"rûf” kelimesi ise birçok âyette zikredilmektedir. “Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe (ma"rûfa) uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur.” 6 Bu âyette “örf” kavramı, ma"rûf formunda ve “aklıselim, kişiler tarafından kabul gören, toplumun şartlarına uygun” anlamındadır. Bunun yanında örf ve âdet ile ilgili olarak çeşitli âyetlerde “sünen” (yöntemler ve davranışlar),7 “âsâr” (izlenimler, etkiler),8 “mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ” (atalarımızın uyguladığını gördüğümüz şeyler)9 gibi kelimeler ve ifadeler de kullanılmıştır. Bütün bu âyetlerde önceki ümmetlerin örf ve âdetleri mutlak anlamda kabul veya reddedilmemekte, örf, âdet, geleneklerin akıl ve vahiy süzgecinden geçirilmesi, vahye aykırı olmayan, akla ve insan yaratılışına uygun bulunanların kabul edilmesi, böyle olmayanların ise terk edilmesi istenmektedir:10 “Onlara, "Allah"ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuza uyarız!" derler. Peki, ama ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?” 11
“Allah, size (hükümlerini) açıklamak, sizden öncekilerin yollarını (geleneklerini) göstermek ve tevbelerinizi kabul etmek istiyor. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” 12
Câhiliye döneminde kabileler arasında sonu gelmeyen kan davaları ve aylarca süren savaşlar eksik olmazdı. Savaş ve kan davalarında kabile mensuplarının birlikte hareket etmelerini sağlayan taassup ve dayanışma duygusu çok güçlü idi. Bundan dolayı insaf sahibi kabile mensuplarının sesleri çıkmıyordu. Kur"an, müşriklerin bu tutumunu “hamiyyetü"l-câhiliyye” şeklinde isimlendirmiştir.13 Bunun yanında putperest anlayışı hâkim kılma anlamına gelen “hükmü"l-câhiliyye” nin de kabul edilemez olduğu belirtilmiştir.14 Kadınlar da “teberrücü"l-câhiliyye” yani Câhiliye döneminde görülen giyim kuşamdaki ölçüsüzlükler konusunda uyarılmıştır.15 Yine insanlardan kesin bir bilgiye dayanmayarak kişisel tahmin ve öngörüleri esas almak anlamına gelen “zannü"l-câhiliyye” den sakınmaları istenmiş ve bu âyetlerde işaret edilen câhiliye zihniyeti açıkça eleştirilmiştir.16
Bunun yanında Kur"ân-ı Kerîm"de bazı uygulama ve davranışların tedrîcî olarak yasaklanması,17 tebliğ ve irşadda uygun lisan ve yöntem kullanılmasının emredilmesi,18 müşrik de olsa insanların değerlerine dil uzatılmamasının istenmesi19 ile alışagelen örf ve âdetlerin terk edilmesinin kolay olmadığına işaret edilmektedir.