Allah Resûlü de bu anlamda ma"rûf olan örfü kabul etmiştir. Hz. Âişe validemizin anlattığına göre, Ebû Süfyân"ın hanımı ve Muâviye"nin annesi olan Hind, bir gün Resûlullah"a gelip şöyle sorar: “Yâ Resûlallah! Ebû Süfyân mala düşkün, çok cimri bir adamdır. Bu nedenle onun malından kendime ve çocuklarıma yetecek miktarı haberi olmadan almamın benim üzerime bir günahı var mıdır?” Resûlullah da ona, “Hayır yok. Sana ve çocuklarına yetecek miktarı örfe göre al.” buyurur.20 Hz. Peygamber Hind"e kocasının malından örfe uygun olarak alabileceğini söylerken alacağı miktar konusunda muhtemelen o günkü toplumda bir ailenin geçim standardını kastetmiştir. Zira Peygamber Efendimiz bir ailenin yiyecek ve giyecek gibi temel ihtiyaç miktarının belirlenmesinde, o ailenin bulunduğu beldenin örfünün ölçü alınmasının gerekli olduğuna Veda Hutbesi"nde dikkat çekmiştir.21
Bazı hadis kaynaklarında Peygamber Efendimize atfedilmekle beraber22 hadisçilerin çoğunluğuna göre hayat tarzı ve konulara bakış yöntemi açısından Allah Resûlü"ne en çok benzediği söylenen Abdullah b. Mes"ûd"a ait olan, “Müminlerin iyi ve güzel gördükleri, Allah katında da güzeldir; onların çirkin gördükleri, Allah katında da çirkindir.”23 sözü de o döneminde örf ve âdete bakış açısını yansıtması bakımından önemlidir.
Allah Resûlü İslâm"ın temel ilkelerine uygun olmayan câhiliye âdetlerine ise Veda Hutbesi"nde, “(Ey insanlar) şunu iyi bilin ki câhiliye zihniyetinden kaynaklanan her şey ayaklarımın altındadır ”24 buyurarak kesin bir dille karşı çıkmıştır.
Bilindiği gibi İslâm gelmeden önce câhiliye Arapları da hac yaparlardı. Atalarından gelen âdet üzere hacılara saygı gösterirler, su ve yemek ikram ederlerdi. Arafat"a çıkma, tavaf, telbiye, Safâ-Merve arasında sa"y, Hacerülesved"i öpme gibi fiilleri yerine getirirlerdi. Ancak Hz. İbrâhim"den beri yerine getirilen hac ibadeti, Mekke müşriklerinin örf ve âdetleri ile karıştırılmış, putların isimleri anılarak ve çıplak tavaf edilerek yapılır hâle gelmişti.25 Allah Resûlü, Mekke"nin fethi sırasında Kâbe ve etrafını putlardan temizledi. Hicretin dokuzuncu yılında yaptığı hacda, hac menâsikini uygulayarak ashâbına öğretti. İslâmiyet"ten önce var olan güzel âdetlerin hangilerinin devam edeceğine de açıklık getirdi: “Ey insanlar! Bilesiniz ki, bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapamaz ve çıplak kişi de Kâbe"yi tavaf edemez.” 26 “Bilesiniz ki, câhiliye devrinde iftihar vesilesi edilen her şey ve bütün kan davaları şu iki ayağımın altındadır. Ancak hâlen devam etmekte olan Kâbe"nin hizmet ve bakımı