sidâne) ve hacılara su verilmesi (sikâye) bu hükmün dışındadır. Bu iki işi daha önceden yapanların devam etmesini onaylıyorum.” 27
O dönemde kâhin ve sihirbazlara gitmek yaygın bir âdet idi. Câhiliye Arapları gizli güçlerin etkisinden kurtulmak, nazardan korunmak için boyunlarında “nüfre, tencis, temîme, nüşre, ta"viz, tevele, hasûme” isimleri verdikleri çeşitli muskalar taşıyor, bazen de ağrıyan organlarının sıhhat bulması için kâhin, sihirbaz ve Yahudi din adamlarına gidiyorlardı. Bu muskalarda anlaşılmaz ifadeler, putlardan yardım dileme gibi şirk unsurları bulunduğu için Allah Resûlü kullanımlarını kesin bir dille yasaklamıştır.28 Ancak sonraki dönemlerde Allah Resûlü şirk unsuru barındırmayan, kâhin ve sihirbazların aracılık etmediği, Kur"an âyetleri ve bazı dualar ile yapılan rukyelere izin vermiştir. Avf b. Mâlik el-Eşcaî bu konuda şöyle anlatmıştır: “Biz câhiliye devrinde rukye yapardık. Sonra, "Ey Allah"ın Resûlü bu hususta ne buyurursun?" diye Hz. Peygamber"e (sav) sorduk. Hz. Peygamber, "Bana rukyenizi gösterin! İçerisinde şirk olmadıkça rukyede bir beis yoktur." buyurdu.”29
Böylece İslâm, insanların yapageldikleri âdetleri terk etmelerini isterken zaman zaman bu âdetlerin yerini alacak yenilerini de sunmuştur. Nitekim Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: “Sene içerisinde câhiliye halkının eğlence düzenlediği iki gün vardı. Peygamber (sav) Medine"ye geldiğinde, "Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz oldu. Allah, câhiliyedeki o günleri sizin için daha hayırlı iki günle değiştirdi. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir." buyurdu.”30
İnsanoğlunun asırların birikimi ile alışageldiği âdetleri terk edebilmesi kolay değildir. “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma dört şey vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar, asaleti ile öğünme, nesepleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra ölülere yas tutmadır.” 31 buyuran Hz. Peygamber de bunu bizzat dile getirmiştir. Buna rağmen o, “(Ölenin ardından) yas tutarak elleriyle yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve câhiliye âdeti olarak bağırıp feryat eden kimse bizden değildir.” 32 diyerek ağıt yakma, bağırıp çağırma gibi yaygın âdetlerin Müslümanlara yakışmadığını ifade etmişti. O (sav) özellikle kadınlardan bu câhiliye âdetini terk etmelerini ısrarla istemiş, hatta bu hususta onlardan biat bile almıştı. Ancak biat veren kadınların çoğu bu sözlerine sadık kalmamıştı. Allah Resûlü"ne diğer hanımlarla birlikte biat eden Ümmü Atiyye bu konu ile ilgili gözlemini şöyle aktarmıştır: “Benimle beraber biat eden kadınlardan (Enes"in annesi ve