(aranızdaki) düşmanlık gitsin.” 8 buyurmuştu. İslâm Peygamberi"nin sünnetine göre, birbiriyle karşılaşan iki Müslüman birbiriyle konuşmaya başlamadan önce selâm verecek, sonra bunu ten temasıyla pekiştirmek üzere musâfaha edecek, bir sonraki aşamada ise düşmanlıklara set çekmek ve muhabbeti tesis etmek üzere hediyeleşecekti.
Hediye, yürekten duyulan bir sevginin nişanesidir. Bu yüzdendir ki azlığına çokluğuna, değerli veya değersiz oluşuna bakarak hediyede ve onu getirende kusur aramak, hediyeleşme âdâbı ile uyuşmaz. Alçakgönüllülük, hilm ve tevazu gibi yüksek ahlâkî vasıflara sahip olan Hz. Peygamber (sav), “Davet edene icabet edin ve hediyeyi reddetmeyin...” 9 buyurmuştu. Kendisi de paça yemeye davet edilse bile icabet edeceğini, kendisine bir kol kemiği hediye edilse bile kabul edeceğini belirterek10 hediyenin maddî değerinden ziyade, hediyeleşmenin önemli olduğuna işaret etmişti. Öyle ki Kutlu Nebî, Âişe validemizin iyi niyetle de olsa hediyeyi geri göndermesini doğru bulmamıştı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) bir şey taşıyarak Hz. Âişe"nin yanından çıkan bir kadınla karşılaştı ve ona “Bu nedir?” diye sordu. Kadın, “Bunu Âişe"ye hediye ettim ama kabul etmedi.” dedi. Hz. Peygamber, Âişe"nin yanına girince ona, “O kadının hediyesini kabul etseydin ya!” dedi. Âişe, “Yâ Resûlallah, o muhtaç birisi ve getirdiği hediyeye benden daha çok ihtiyacı var.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Peki hediyesini kabul edip ona daha iyi bir şey veremez miydin?” 11 buyurdu.
Allah Resûlü özellikle maddî durumları iyi olmayan insanların gönülden verdikleri hediyelerin kabul edilip mağdur olmamaları için de karşılığının verilmesini tavsiye ediyordu. Bir başka hadisinde de “Ey Müslüman kadınlar! Hiçbir komşu kadın, bir koyun paçası bile olsa komşusunun verdiği şeyi küçük görmesin!” 12 buyurarak verilen hediyenin küçük görülerek geri çevrilmemesini istemişti. Hediyeleşme konusunda din farkı gözetmeyen Allah Resûlü, Yahudi bir kadının hediyesini de kabul etmişti.13
Hediyeyi kabul etmekle, başkasından bir şey istemenin aynı kefeye konmaması gereken iki farklı şey olduğunu ise Meymûne validemizin azatlısı Atâ" b. Yesâr"ın naklettiği şu hadiseden anlıyoruz: “Resûlullah (sav), Ömer b. Hattâb"a bir hediye göndermiş, Hz. Ömer de hediyeyi iade etmişti. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Onu niçin reddettin?” diye sordular. Hz. Ömer, “Ey Allah"ın Resûlü! Bizden biri için en hayırlı olanın, hiç kimseden hiçbir şey almamak olduğunu sen bize haber vermemiş miydin?” dedi. Resûlullah (sav), “Bu dilenmek suretiyledir. Ama dilenmeksizin olursa,