Organlardan biri hastalanınca vücudun tamamı ateşlenir ve uykusuz kalır.” 57 Bundan dolayı İslâm, toplumun bireylerini birbirine bağlayacak ve sağlıklı bir işleyiş temin edecek prensipleri iştiyakla tavsiye eder. Yine bu nedenle Resûl-i Ekrem, “Müslüman"ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye katılmak, davete icabet etmek ve aksırana dua etmek.” buyurmuştur.58
İslâm, toplum düzeni için bu ortak sorumluluk ve haklara karşılıklı riayet etmek gerektiğini bildirmiştir. Alışveriş gibi gündelik bir konudan, toplum idaresi gibi hayatî bir meseleye kadar sağlıklı bir ilişkinin temelinde haklar konusunun bulunduğunu ifade etmiştir. Bu doğrultuda meselâ, “Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.” 59 emri, sıradan ve ferdî bir hak ihlâlinin önüne geçmenin ötesinde, tüm topluma sirayet edebilecek bir tehlike konusunda ilâhî bir ikazdır. Toplumsal hayatta hak ve hukuka saygısı olmayan birileri, kendi çıkarları doğrultusunda başkalarının hakkına el uzatabilir, haksız kazanç elde etmeye kalkışabilir. Bireyler de farkında olmadan haksızlığa uğrayabilirler. Hatta aldatılmak suretiyle mağdur edilen ve hak kaybına uğrayan bir insan da, bunun karşılığı olarak hakkını bir başkasından zulüm yoluyla elde etmeye kalkabilir. Dolayısıyla bu şekilde bir ihmali önlemek her şeyden evvel, toplumu idare eden yetkililerin sorumluluğu olup, bunun temin edilmesi aslında hukukun bir gereği ve kamusal bir haktır. Toplumu sevk ve idare etme gibi önemli görevlere gelen kişilerin temel sorumluluğu, tam bir adalet ile hakları gözetmek olacaktır.
İnsanlara verilen haklar aynı zamanda sorumlulukları beraberinde getirmiştir. Haklar ve sorumluluklar iç içedir. Bu da aynı zamanda hakların korunmasını ve teminat altına alınmasını sağlamaktadır. Hak ve sorumluluk bilinci olan birey ve toplumlarda, hakka ve hukuka saygı egemen olacağı için haksızlıklar asgarîye inecektir. Hakkaniyete dayalı sosyal ilişkiler, beraberinde hem müreffeh bir hayatı hem de âhiret yurdunda kurtuluşu getirecektir. Bunun aksi olan haklara tecavüz ve hukuksuzluk hâli ise hem sosyal hayatta kaos ortamını doğuracak hem de âhiretin kararmasına sebep olacaktır. Allah Resûlü"nün, “Zulümden sakının! Çünkü zulüm kıyamet gününde karanlıklar olacaktır.” 60 hadisi bu durumu çok güzel izah etmektedir.
Hakların gözetilmesi konusunda insanın muhatabı sadece insan değildir. Kendisinin emrine verilen, kendi faydası için yaratılmış olan hayvanlar da bu titizlikten pay almak durumundadır. Bu noktada, insanın yararına verilmiş her bir hayvan çeşitli haklara sahiptir. Söz gelimi iyi