Bu çerçevede adalet timsali Hz. Ömer"in görevlendirdiği bir ordu komutanına gönderdiği ferman çok dikkat çekicidir. Hz. Ömer komutana şunları söylemektedir: “Duyduğuma göre, bazı askerleriniz önlerinden kaçan İranlıları takip ediyor, onlar dağlara kaçınca geri çekiliyor ve bu sırada düşmanına, Farsça olarak "Korkma!" diyerek güvence veriyormuş. Sonra o kişi bu güvenceye inanarak teslim oluyor, buna mukabil ona güvence veren Müslüman askerler onu yakalayıp öldürüyorlarmış. Gerçi, ben bu canı bu tende tutan Allah"a yemin ederim ki bunu hiç kimsenin yapacağını zannetmiyorum. Fakat bu şekilde hareket eden varsa (bilin ki) onun boynunu vururum.”49 Hz. Ömer"in bu konuda bu denli hassasiyet göstermesi, Allah Resûlü"nün antlaşmaya, eman ve güvenceye sadakatinden bağımsız düşünülemez. Allah Resûlü"nün bu husustaki yaşantısı, tavır ve davranışları her Müslüman için yol gösterici mahiyettedir. Ayrıca onun bu konudaki sözleri de inanan herkes için emir niteliğindedir. Bu sözlerden birisinde o, “Bilesiniz ki! Kim Allah"ın ve Resûlü"nün güvencesi altında bulunan anlaşmalı bir kimseyi öldürürse Allah"a verdiği sözü bozmuş olur ve cennetin kokusunu dahi alamaz.” 50 buyurmuştur.
Farklı din ve inanç gruplarının barış ve huzur ortamında yaşam sürmesini hedefleyen dinimiz, Müslümanlar arasındaki ilişkilerin ise, din kardeşliği çerçevesinde şekillenmesini istemektedir. Bundan dolayı Allah Resûlü Medine"ye hicret eder etmez ilk iş olarak ensarla muhacirleri kardeş ilân etmiştir.51 Ayrıca yıllarca aralarında kan davaları olan Medine"nin iki büyük kabilesi Evs ve Hazrec"i de İslâm"ın gönüllere hitap eden sevgi anlayışıyla kardeş olarak birbirine kenetlemiştir. Bu hususu Kur"an şu şekilde ifade eder: “Hep birlikte Allah"ın ipine (Kur"an"a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah"ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalpleriniz arasında ülfet/sevgi meydana getirdi. İşte O"nun bu nimeti sayesinde kardeşler oldunuz.” 52 Böylelikle Yüce Allah ve onun yeryüzündeki Rahmet Elçisi yıllarca süren savaşları, çatışmaları, kavgaları, akan kanları ve gözyaşlarını İslâm"ın kardeşlik anlayışıyla sona erdirmiştir. Dinimiz tüm inananların kardeş olduğunu ilân etmiş,53 bu kardeşliği pekiştirecek işleri yapmalarını inananlardan istemiştir. Bu noktada Hz. Peygamber bir Müslüman"ın diğerine üç günden fazla dargın durmasını yasaklamıştır.54 Ayrıca iki kişinin arasını düzeltmenin nafile oruç, namaz ve sadakadan daha üstün bir davranış olduğunu söylemiş, iki insanın arasını açmanın da barışın kökünü kazıyan bir davranış