kabilesine bakmaksızın bir arada barış, huzur ve kardeşlik ortamında yaşayabilme üzerine kurdu.
En azılı düşmanlarına karşı dahi şiddete başvurmayan Rahmet Peygamberi, Müslümanların da hiçbir şekilde şiddete başvurmalarına müsaade etmedi. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer"in, Allah Resûlü"nün eşleri olan kızlarına karşı, onu üzdükleri düşüncesiyle zaman zaman takındıkları sert tutuma engel olan Allah Resûlü, kendisinden birtakım dünya malları talep eden ve bir süreliğine krize neden olan eşlerine kendisinin zorba ve zorluk çıkarıcı değil, öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderildiğini belirtmişti.22 Yine huzuruna gelen Yahudi heyetinin Hz. Peygamber"e, “Ölüm üzerinize olsun!” demelerine, Hz. Âişe, “Ölüm ve Allah"ın lâneti sizin üzerinize olsun!” diye karşılık vermişti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, Hz. Âişe"den sakin olmasını isteyerek, “Yüce Allah her işte rıfkı (yumuşak huyluluğu) sever.” 23 buyurdu. Bu rivayetler, Müslüman"ın bütün hâl ve hareketlerinde kibar ve nazik olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Zira asıl olan, her şeyde yumuşak huylulukla hareket etmektir. Bu konuda Hz. Âişe annemiz, Resûlullah"ın kendisine şöyle buyurduğunu nakletmiştir:“Ey Âişe! Şüphesiz Allah Refîktir, rıfkı (yumuşak huyluluğu) sever. Yumuşaklıkla yapılan işlere, sertliğe ve diğer şeylere vermediği ecri verir.” 24 Yine bu bağlamda Hz. Peygmber, “Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa Allah da ona güçlük çıkarır.” 25 buyurmuştur.
Emir bi"l-ma"rûf ve nehiy ani"l-münker yapmakla ün kazanmış olan sahâbî Hişâm b. Hakîm b. Hizâm, Hz. Ömer"in halifeliği döneminde Şam bölgesinde bazı çiftçilerin başlarına zeytinyağı dökülmüş bir şekilde güneşte tutulduklarını görmüştü. Hişâm bu insanlara uygulanan şiddetin sebebini sorunca onların, vergilerini ödemedikleri için böyle bir cezaya tâbi tutuldukları cevabını aldı. Bunun üzerine şöyle dedi: “Haberiniz olsun! Ben Allah Resûlü"nü şöyle derken işittim: "Bu dünyada insanlara işkence edenlere şüphesiz Allah da azap edecektir." ”26 Bu olayın ardından Hişâm, dönemin Filistin valisi Umeyr b. Sa"d"a gidip gördüklerini anlattı. Valinin emriyle çiftçiler derhâl serbest bırakıldılar.27
Şiddet, genellikle hak ve adaletten uzaklaşmış idareciler tarafından bir yöntem olarak kullanılageldiği için Hz. Ömer de bu hususta valilerini uyarma ihtiyacı hissetmişti. O, şiddet ve baskının Müslüman idarecilerin tavrı olamayacağını belirttiği bir konuşmasında insanlara şöyle seslenmişti: “...Allah"a yemin ederim ki memurlarımı (valilerimi) sizi dövsünler,