mallarınızı haksız yere alsınlar diye göndermiyorum. Bilakis size dininizi ve dininizi nasıl yaşayacağınızı öğretsinler diye gönderiyorum. Bunlardan farklı bir muameleye tâbi tutulanınız olursa derhâl bana bildirsin. Canım elinde bulunan Allah"a yemin ederim ki, böyle bir şey yapan memuruma kısas uygulayacağım (yaptığının aynısıyla cezalandıracağım).” Bunun üzerine Amr b. Âs atılarak, “Ey müminlerin emîri! Müslüman bir yönetici, sorumluluğu altındaki insanlardan bazılarını yola getirmek için döverse onu da cezalandıracak mısın?” diye sordu. Hz. Ömer, “Evet! Ömer"in canını elinde bulunduran Allah"a yemin ederim ki onu da cezalandıracağım. Zira ben Resûlullah"ın kendine bile kısas uyguladığını gördüm.” dedi ve sözüne şöyle devam etti: “Sakın Müslümanları dövüp zillete düşürmeyin! Onları (askerlerinizi) kışlalarda uzun süre tutarak fitneye düşmelerine de sebebiyet vermeyin! Onların haklarını engelleyerek küfre düşmelerine de sebep olmayın...”28
Hz. Ömer"in sözlerinden de anlaşılacağı üzere insana hizmet etmek için var olan idarecilerin halkı terbiye etmek ve kendilerine itaatkâr hâle getirmek için şiddet içeren uygulamalarda bulunması Hz. Peygamber"in getirdiği dinin ruhuyla bağdaşmamaktadır.
Toplumda huzuru sağlamak ve insanları barış içerisinde bir arada yaşatmak İslâm"ın temel hedefidir. Bunun sağlanabilmesi için bütün insanlara eşit davranmak, temel hak ve özgürlüklere saygı göstermek gerekmektedir. Allah Resûlü, insanlara şiddet uygulamak bir yana, inanç, renk, ırk, makam, cinsiyet ve yaş ayırt etmeden herkese karşı şefkatli ve merhametli davranmıştı. Nitekim sevgili eşi Hz. Âişe, “Resûlullah (sav), Allah yolunda cihad hâriç eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına ne de bir hizmetçiye!..”29 diyerek buna dikkat çekmişti.
Her yönüyle mükemmel bir eğitimci olan Hz. Peygamber, eğitimde şiddeti hiçbir zaman çözüm olarak görmemiştir. O, mescitte küçük abdestini bozan bir bedevîye son derece öfkelenen ashâbını sakinleştirmiş, onlara nazik ve kolaylaştırıcı olmalarını öğütlemiştir.30 Yine cemaatle namaz kılınırken aksıran birine karşılık vererek konuşan Muâviye b. Hâkem es-Sülemî"ye ashâb-ı kirâm tepki göstermiş, Peygamber Efendimiz ise sadece onu nazikçe uyarmakla yetinmişti. Resûlullah"ın bu anlayış ve nezaketinden etkilenen Muâviye şöyle demişti: “Anam babam ona feda olsun. Ne ondan önce ne de sonra daha güzel öğreten birini gördüm. Vallahi Resûlullah beni ne azarladı ne bana vurdu ne de hakaret etti. Sadece, "Bu