namazda insan kelâmı konuşulmaz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur"an okumaktır." dedi.”31
Allah Resûlü, aile içi ilişkilerde de şiddete yer verilmemesi gerektiğini hem kendi yaşantısıyla hem de ashâbına yaptığı uyarılarla sürekli vurgulamıştı. Zira İslâm"la aydınlanan zihinlerde hâlâ câhiliyeden kalma birtakım yanlış fikir ve kabullerin barındığı ortadaydı. Hz. Peygamber hanımlarına bir fiske dahi vurmadığı hâlde Hz. Ebû Bekir gibi olgun ve sakin mizaçlı bir insan bile Resûlullah"a karşı sesini yükselttiği için kızı Hz. Âişe"ye tokat atmak istemiş, Peygamberimiz hemen ona engel olmuştu.32 Kadınların “Allah"ın emaneti” olduğunu erkeklere hatırlatan Resûl-i Ekrem33 bir erkeğin, eşine şiddet uygulamasına anlam veremeyerek bir hutbesinde,“Sizden biri nasıl olur da hanımını köle döver gibi döver? Sonra bir de günün sonunda onunla aynı yatağı paylaşır!” 34 buyurmuştu. Karısını döverek onun kolunu kıran Sâbit b. Kays b. Şemmâs"ı huzuruna çağırtarak, ona hanımını boşamasını emretmişti.35 Hz. Peygamber, çoğu zaman yapıldığı gibi, “Aile içinde olur böyle şeyler!” veya “Kol kırılır, yen içinde kalır!” dememiş, mağdur olan kadını acımasız bir kocanın elinden derhâl kurtarmıştı.
Hz. Peygamber zamanında kadınlar gibi çocuk, köle ve hizmetçilerden oluşan toplumun zayıf kesimine de şiddetle muamele edilmesi söz konusuydu. Câhiliye döneminde görülen kız çocuklarının diri diri gömülmesi gibi zalimce bir şiddet uygulaması İslâm"ın gelişiyle ortadan kalkmakla birlikte, cinsiyet ayrımcılığı devam ediyordu. Köleleri ve hizmetçileri dövmek, aşağılamak hâlâ normal karşılanabiliyordu. Allah Resûlü bu yanlış anlayışı değiştirmek üzere ashâbını sık sık uyarmıştı. O, “Biriniz hizmetçisine vurur da o da Allah"ı hatırlatırsa derhâl elini çeksin!” 36 buyururken insanın kendisinden daha kudretli bir Yaratıcı"nın varlığının bilincinde olmasını ve ona göre hareket etmesini öngörüyordu.
“Kim bir zimmîye (anlaşmalı gayri müslim vatandaşa) zulmedip onun hakkını vermezse, ona gücünün yetmediği bir yük yüklerse veya rızası olmaksızın ondan bir şey alırsa kıyamet günü ben onun hasmı olacağım.” 37 buyuran Hz. Peygamber, gayri müslim bile olsa insanların haksızlığa ve şiddete maruz bırakılamayacaklarını belirtmişti. Nitekim bir defasında Medine çarşısında malını pazarlarken, “Musa"yı bütün âlemlere üstün kılan Allah"a yemin ederim.” diyen bir Yahudi ile onun bu yemininden hoşlanmayan bir Müslüman arasında çıkan tartışmada, ensardan bir tokat yiyen Yahudi, devletin güvencesi altında olduğu için durumu hemen Allah Resûlü"ne