açıklayan Resûlullah"ın, öğrettiği her şeyi öncelikle kendi hayatında uygulayarak bunları içselleştirmesi, âdeta Kur"an"ın canlı bir temsilî olması,33 kendisine olan inancın ve samimiyetin artmasını sağlamıştır. Canlarından çok sevdikleri bu insana sonsuz güven duyan müminler onun söz, fiil ve takrirlerini adım adım takip etmişler, sünnetine sarılarak onu en güzel şekilde korumaya gayret etmişlerdir. Allah"ın Resûlü, inananlara da aynı tavır içinde olmalarını salık vermiş, kişinin kendisini olduğu kadar çevresindekileri de kötülük yapmaktan alıkoymasını sadaka olarak nitelendirmiştir.34 Buna karşılık iyiliğe teşvik etme ve kötülükten sakındırma noktasında, söyledikleriyle muhalif bir yaşantı örneği sunan insanın kıyamet günündeki acıklı hâlini şu şekilde tasvir etmiştir: “Kıyamet günü bir adam getirilip, cehenneme atılacaktır. Bağırsakları dışarı dökülen bu adam, eşeğin değirmen taşının etrafında döndüğü gibi cehennemde, bağırsaklarının etrafından dönecektir. Cehennemdekiler etrafına toplanıp, "Sen iyiliği tavsiye edip, kötülüklerden insanları uzaklaştırmaz mıydın (bu ne hâl)?" diye soracaklardır. Bunun üzerine o adam, "Evet. İyiliği emrederdim, ancak kendim yapmazdım; kötülüklerden insanları sakındırırdım, ancak onları kendim yapardım."” 35
Yüce Rabbimiz iyiliği tavsiye edecek, kötülüğü önlemeye çalışacak kimsenin önce söylediklerini kendi hayatında yaşamasını istemiş, kendi hayatında uygulamadığı ve ileride de yapmayacağı şeyleri başkalarının yapmasını talep edenleri Kur"an"ın farklı âyet-i celîlelerinde kınamıştır: “(Ey bilginler!) Sizler Kitab"ı (Tevrat"ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) hâlde insanlara iyiliği söyleyip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” 36 “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” 37
İyiliği tavsiye edip kötülükten uzaklaştırmaya çalışmada üslûp çok önemlidir. Bu görevi yerine getiren kişiler müjdeleyici ve kolaylaştırıcı olmalı, nefret ettirici ve zorlaştırıcı olmamalı,38 insanları hikmetle ve güzel öğütle iyiliğe çağırmalı39 ve onlara yumuşak, hoşgörülü ve merhametli davranmalıdır. Nitekim cahil bir bedevînin mescidin içinde idrarını yapması üzerine, ashâb hiddetlenerek ona doğru yürümüş, ancak Şefkat Peygamberi onlara, “Onu bırakın, işini görsün. Sonra idrarının üzerine bir kova su döküp onu temizleyin, çünkü siz zorluk çıkarmak için değil kolaylık göstermek için gönderildiniz.” buyurmuştur.40 Kur"ân-ı Kerîm"de Resûlullah"a hitaben, “...Sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi...” diyen Allah Teâlâ,41 insanları iyiliğe davet etmede yumuşak huyluluğun önemini ifade etmiştir. Hz. Peygamber de İslâm dinini yaymak üzere