Hz. Peygamber"den Süleymoğulları"nın İslâm ordusundan kaçarken bırakıp gittikleri su kaynağını istedi. “Ey Allah"ın Peygamberi bu suyu bana ve kavmime ver!” dedi. Hz. Peygamber, suyu onlara verdi. Daha sonra Süleym kabilesi mensupları Müslüman olunca Sahr"ın yanına geldiler ve ondan suyu kendilerine geri vermesini istediler. Sahr, suyu kendilerine vermekten kaçınınca Hz. Peygamber"e gidip, “Ey Allah"ın Peygamberi! Müslüman olduk ve suyumuzu bize geri vermesi için Sahr"a vardık, fakat o bizim teklifimizi reddetti.” diye şikâyette bulundular. Hz. Peygamber Sahr"ı çağırıp, “Ey Sahr! Bir kavim Müslüman olduğu zaman, mallarını ve kanlarını güvence altına almış olurlar. Sen bunlara sularını geri ver.” buyurdu. Sahr da “Peki, ey Allah"ın Peygamberi.” karşılığını verdi.12
Hz. Peygamber, Bedir Savaşı bitip esirler getirilince, “Bu esirler hakkında ne diyorsunuz?” diye sorarak13 ashâbıyla istişare etmişti. Hz. Ömer, öldürülmelerine dair görüş bildirmesine rağmen, Resûlullah Hz. Ebû Bekir"in görüşünü benimseyerek esirlerden fidye alınmasına karar verdi ve fidyeyle serbest bıraktığı her bir müşrik için dört bin dirhemlik bedel belirledi.14 Parası olmayıp okuma yazmayı bilenleri de on Müslüman"a okuma yazma öğretmesi şartıyla serbest bıraktı.15 Hz. Peygamber, esirler arasında bulunan amcası Abbâs"a dahi, “Ey Abbâs! Kendin, kardeşinin oğlu Akîl b. Ebû Tâlib, Nevfel b. Hâris ve aranızda antlaşma bulunan, el-Hâris b. Fihroğulları"nın kardeşi Utbe b. Amr b. Cehdem için fidye öde, sen servet sahibi bir kimsesin!” sözleriyle fidye karşılığında serbest bırakılmayı önerdi.16 Fakat daha sonra Allah Teâlâ, Hz. Ömer"in görüşü istikametindeki şu âyetleri indirdi: “Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah âhireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız şeyden (fidyeden) ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.” 17 Zira henüz ayaklarının üstünde durmaya yeni başlamış bir birliğin, fidye karşılığı azılı düşmanlarını serbest bırakması kendi varlığı için tehlike oluşturmaktaydı.
Düşmanın elinde esir varsa Peygamberimiz esirleri bazen de mübadele dediğimiz karşılıklı değiş tokuş yolu ile serbest bırakma yoluna gitmiştir. Hz. Peygamber bu değişimde bazen, bir esire karşılık Müslümanlardan iki18 veya daha fazla esirin geri alınmasını uygun bulmuştur. Nitekim Rıdvan Biati"ne katılan sahâbîlerden Seleme b. Amr,19 Hz. Ebû Bekir"le birlikte bir sefere çıkmış, Fezâre kabilesi ile savaşmış, sonuçta