çocuklarının ve kadınlarının esir edilmesine ve mallarının Müslümanlar arasında taksimine hükmetmişti. Resûlullah da, “Allah"ın onlar hakkındaki hükmü konusunda isabetli karar verdin.” buyurarak bu hükmü onaylamıştı.25 Zira verilen hüküm Kurayzaoğulları"nın şeriatına yani Tevrat"a uygundu.26 Nitekim hiçbir zaman insan öldürme yanlısı olmayan Rahmet Elçisi, Kurayzaoğulları"nı ilk seferinde affetmişti. Ancak sulhu tekrar bozduklarında, Resûlullah"a kendilerinin bertaraf edilmesi dışında başka bir seçenek bırakmamışlardı.
Hz. Peygamber, her zaman esiri bir insan olarak görmüş, ona insan onuruna yakışır bir şekilde muamele etmiştir ve Kur"an esirlere iyi muamele edenleri şöyle müjdelemiştir: “İyiler ise katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.Allah"ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır. O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar. Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz. Çünkü biz, çetin ve belalı bir günde Rabbimizden (O"nun azabına uğramaktan) korkarız, (derler).” 27 Uhud Savaşı şehitlerinden olan Mus"ab b. Umeyr"in erkek kardeşi Ebû Azîz"in başından geçen şu hadise, ashâbın bu âyeti nasıl açıkça uyguladığını göstermektedir. Ebû Azîz anlatıyor: “Bedir günü esirler arasındaydım. Resûlullah (sav), "Esirlere iyi davranın!" buyurdu. Ben bir ensar grubunun elinde esirdim. Ensar, Resûlullah"ın emrine uyarak sabah ve akşam ekmek ve yemeklerini bana ikram ederler, kendileri de hurmayla yetinirlerdi.”28
Hz. Peygamber esirlerin yeme, içme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamıştır. Söz gelimi Sakîf kabilesi ashâbdan iki kişiyi esir alarak Hz. Peygamber ile aralarındaki barışı bozmuşlardı. Buna karşılık sahâbe de Sakîf"in müttefiki olan Benî Ukayl kabilesinden bir adamı esir alarak Adbâ isimli devesine el koymuştu. Adam Hz. Peygamber"i görünce Müslüman olduğunu söyledi. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Eğer sen bu sözü (Müslüman olduğunu) özgürlüğün elindeyken söylemiş olsaydın tam bir kurtuluşa erişirdin.” buyurarak ona durumu açıkladıktan sonra yanından ayrıldı. Ancak esir tekrar, “Ey Muhammed! Ey Muhammed!” diye seslendi. Hz. Peygamber onun yanına döndü ve “Ne istiyorsun?” dedi. Adam, “Açım, beni doyur! Susadım, bana su ver!” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Bunlar senin aslî ihtiyaçlarındır.” buyurarak gerekeni yaptı. Bir müddet sonra bu adam Sakîflilerin elindeki iki kişiye karşılık serbest bırakıldı.29