Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 126

bu defa adam, “Sen bana (alacağımı) fazlasıyla verdin, Allah da sana bol versin!” dedi. Onun bu sözü üzerine Hz. Peygamber şu veciz ifadesini buyurdu: “Sizin en hayırlınız, borcunu en iyi şekilde ödeyeninizdir.” 46

Bu konunun istismar edilmemesi için Allah Resûlü uyarı yapmayı da ihmal etmedi. Tâbiînden Yahyâ b. Ebû İshâk el-Hünaî, bir gün Enes b. Mâlik"e şöyle demişti: “Bazen aramızdan biri din kardeşinden borç alıyor ve bu arada ona hediye veriyor?” Enes de bu konuda Resûlullah"ın şu sözlerini nakletti: “Biriniz borç verdiğinde, (borcu alan kişi) kendisine hediye verir veya kendisini bineğinde taşımak isterse, ona binmesin ve hediyeyi kabul etmesin. Ancak aralarında bu durum borçlanmadan önce gerçekleşirse bunları yapabilir.” 47 Bu hadisi hatırlatmakla Enes (ra) borç vermenin bir yardımlaşma vesilesi olduğunu, Müslümanların borç verirken bir menfaat beklemeden sırf Allah rızası için borç vermeleri gerektiğini vurguluyordu. Aynı zamanda Allah Resûlü, hediye adı altında faiz kapsamına girecek herhangi bir fazlalığın alınmasını önlemeyi murad etmişti.

Allah Resûlü Huneyn Savaşı"na giderken Abdullah b. Ebû Rebîa"dan otuz veya kırk bin dinar borç almış ve dönüşünde bu parayı ödedikten sonra mal sahibine, “Allah senin için ailene ve malına bereket ihsan eylesin. Borcun karşılığı, onu tam olarak ödemek ve (borç verene güzelce) teşekkür etmektir.” 48 buyurmuştu.

İnsanoğlu zorlu hayat yolculuğunda zaman zaman maddî sıkıntıya düşebilir, ancak her zaman güvenebileceği ve borç isteyebileceği kimse bulamayabilir. Bu nedenle eskiden beri şöyle bir uygulama var olagelmiştir. Kişi malını güvence altına alabilmek için önce karşı taraftan herhangi bir mal teslim alır, ardından borç verirdi. Teslim alınan bu mal rehin olarak isimlendirilir ve borç ödenince mal geri verilirdi. Yüce Allah"ın, “Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir...” 49 buyruğunda da borç işlemlerinde bir önlem olarak rehin yöntemine başvurulabileceğine işaret edilmiştir. Zira yolculuk sırasında insanların bu tür durumlarla daha sık karşılaştıkları bilinmektedir. Böylece anlaşmazlığa düşebilecek ve birbirlerine haksızlık yapabilecek insanların bu yönteme başvurabilecekleri belirtilmiştir. Her ne kadar âyette rehin bırakma işlemi, yolculukla beraber zikredilmişse de bu durum, tanınma ve güvenilirlik durumlarının söz konusu olabileceği bütün şartlarda da söz konusudur. Yine âyetten ideal olanın yapılan işlemin belgelendirilmesi, ancak bunun mümkün olmaması durumunda rehin yöntemine başvurulması gerektiği anlaşılmaktadır.

    

Dipnotlar

46 B2305 Buhârî, Vekâlet, 5.

حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سَلَمَةَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ كَانَ لِرَجُلٍ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سِنٌّ مِنَ الإِبِلِ فَجَاءَهُ يَتَقَاضَاهُ فَقَالَ « أَعْطُوهُ » . فَطَلَبُوا سِنَّهُ فَلَمْ يَجِدُوا لَهُ إِلاَّ سِنًّا فَوْقَهَا . فَقَالَ « أَعْطُوهُ » . فَقَالَ أَوْفَيْتَنِى أَوْفَى اللَّهُ بِكَ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ خِيَارَكُمْ أَحْسَنُكُمْ قَضَاءً » .

47 İM2432 İbn Mâce, Sadakât, 19.

حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ حَدَّثَنِى عُتْبَةُ بْنُ حُمَيْدٍ الضَّبِّىُّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى إِسْحَاقَ الْهُنَائِىِّ قَالَ سَأَلْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ الرَّجُلُ مِنَّا يُقْرِضُ أَخَاهُ الْمَالَ فَيُهْدِى لَهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا أَقْرَضَ أَحَدُكُمْ قَرْضًا فَأَهْدَى لَهُ أَوْ حَمَلَهُ عَلَى الدَّابَّةِ فَلاَ يَرْكَبْهَا وَلاَ يَقْبَلْهُ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ جَرَى بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ قَبْلَ ذَلِكَ » .

48 İM2424 İbn Mâce, Sadakât, 16

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَبِيعَةَ الْمَخْزُومِىُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم اسْتَسْلَفَ مِنْهُ حِينَ غَزَا حُنَيْنًا ثَلاَثِينَ أَوْ أَرْبَعِينَ أَلْفًا فَلَمَّا قَدِمَ قَضَاهَا إِيَّاهُ ثُمَّ قَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِى أَهْلِكَ وَمَالِكَ إِنَّمَا جَزَاءُ السَّلَفِ الْوَفَاءُ وَالْحَمْدُ » . N4687 Nesâî, Büyû, 97. حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَبِيعَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ اسْتَقْرَضَ مِنِّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَرْبَعِينَ أَلْفًا فَجَاءَهُ مَالٌ فَدَفَعَهُ إِلَىَّ وَقَالَ « بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِى أَهْلِكَ وَمَالِكَ إِنَّمَا جَزَاءُ السَّلَفِ الْحَمْدُ وَالأَدَاءُ » .

49 Bakara, 2/283.

وَاِنْ كُنْتُمْ عَلٰى سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُوا كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَقْبُوضَةٌۜ فَاِنْ اَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ اَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُۜ وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَۜ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَاِنَّهُٓ اٰثِمٌ قَلْبُهُۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَل۪يمٌ۟ ﴿283﴾