Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 196

birini bize göstermiş, aynı zamanda sözleriyle de bizi sevdiklerimizle hediyeleşmeye teşvik etmişti.6 Ancak bu ahlâkî davranışın, niyetlerin farklılığıyla birlikte hemen şekil ve hüküm değiştireceği de kesindir. Hediye, yalnızca sevgi ve iyi niyetten kaynaklanıyor, karşılığında bir menfaat gözetilmeden sunuluyorsa hediyedir. Aksi takdirde bu ikram, tavsiye edilen bir davranış olan “hediyeleşme” çerçevesinde kalmayıp dinimizce açıkça yasaklanan rüşvet kapsamına girer. Allah Resûlü, bir bağışın hediye mi yoksa rüşvet mi olduğunu ayırt etmek üzere bir ölçü belirlemiştir. Buna göre eğer hediye kişinin bulunduğu görev sebebiyle verilmişse ve kişi görevde olmadığı takdirde bu hediyeyi alamayacaksa, bu tür bağışlara ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Zira böyle bir hediye haram mal kapsamına girebileceğinden dolayı kıyamet gününde sahibini zor durumda bırakabilir.7 Ayrıca hediye kisvesiyle de olsa rüşvet veren ve alan arasında karşılıklı menfaate dayanan, devamı muhtemel bir ilişki başlar. Bu yüzden Allah Resûlü, “Kim bir kardeşi için aracı olur, kardeşi bunun karşılığında kendisine bir hediye sunar, o da bunu kabul ederse, faiz kapılarından büyük bir kapıyı aralamış olur.” 8 uyarısında bulunmaktadır.

Sevgili Peygamberimiz, vefatına az bir zaman kala, Veda Hutbesi"nde ümmetini rüşvet ve hediye ayrımının farkında olmaları konusunda da uyarmıştır. Devletin verdiği tahsisatın maaş olduğu müddetçe alınması gerektiğini söyleyerek, siyasî ve benzeri emeller karşılığında verilir hâle gelince kabul edilmesini yasaklamıştır.9 Efendimizin ifadeleri, normal şartlar altında erdem sayılan bir davranışın niyete göre nasıl başkalaşabileceğini göstermesi açısından manidardır. Rüşvet, maddî veya mânevî olarak haksız bir kazanç sağlamak amacıyla, yetki sahibi bir insana teklif edilen menfaattir. Kişi, böylece sahip olduğu yetkiyi kötüye kullanarak, para, mal veya hediye şeklinde elde edilen haksız kazanç ile onu temin edenin lehine davranır. “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile haram yollardan yermek için o malları hâkimlere (idarecilere veya mahkeme hâkimlerine) (rüşvet olarak) vermeyin.” 10 âyeti ile haksız menfaat elde etmek amacıyla yetkili insanlara rüşvet teklif etmenin “haramlığı” kesin biçimde bildirilmiştir. Helâl ve meşru yollar varken başkasının hakkını haram yollardan gasp etmek suretiyle elde edilen kazancın hiçbir yararı olmayacağı açıktır. Zira artık onda başkalarının hakkı vardır ve “kul hakkı ihlâli” Allah Resûlü"nün en çok sakındığı ve sakındırdığı durumlardan biridir. O, “...Ben Allah"a üzerimde hiç kimsenin

    

Dipnotlar

6 T2130 Tirmizî, Velâ, 6.

حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ مَرْوَانَ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَوَاءٍ حَدَّثَنَا أَبُو مَعْشَرٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « تَهَادَوْا فَإِنَّ الْهَدِيَّةَ تُذْهِبُ وَحَرَ الصَّدْرِ وَلاَ تَحْقِرَنَّ جَارَةٌ لِجَارَتِهَا وَلَوْ شِقَّ فِرْسِنِ شَاةٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ . وَأَبُو مَعْشَرٍ اسْمُهُ نَجِيحٌ مَوْلَى بَنِى هَاشِمٍ وَقَدْ تَكَلَّمَ فِيهِ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ .

7 B2597 Buhârî, Hibe, 17.

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ - رضى الله عنه - قَالَ اسْتَعْمَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً مِنَ الأَزْدِ يُقَالُ لَهُ ابْنُ اللُّتْبِيَّةِ عَلَى الصَّدَقَةِ ، فَلَمَّا قَدِمَ قَالَ هَذَا لَكُمْ ، وَهَذَا أُهْدِىَ لِى . قَالَ « فَهَلاَّ جَلَسَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ أَوْ بَيْتِ أُمِّهِ ، فَيَنْظُرَ يُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ يَأْخُذُ أَحَدٌ مِنْهُ شَيْئًا إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَحْمِلُهُ عَلَى رَقَبَتِهِ ، إِنْ كَانَ بَعِيرًا لَهُ رُغَاءٌ أَوْ بَقَرَةً لَهَا خُوَارٌ أَوْ شَاةً تَيْعَرُ - ثُمَّ رَفَعَ بِيَدِهِ ، حَتَّى رَأَيْنَا عُفْرَةَ إِبْطَيْهِ - اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ ثَلاَثًا » .

8 D3541 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 82

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ عُمَرَ بْنِ مَالِكٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى جَعْفَرٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ أَبِى عِمْرَانَ عَنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ شَفَعَ لأَخِيهِ بِشَفَاعَةٍ فَأَهْدَى لَهُ هَدِيَّةً عَلَيْهَا فَقَبِلَهَا فَقَدْ أَتَى بَابًا عَظِيمًا مِنْ أَبْوَابِ الرِّبَا » . HM22606 İbn Hanbel, V, 261. حَدَّثَنَا حَسَنٌ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي جَعْفَرٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ أَبِي عِمْرَانَ عَنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِي أُمَامَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ شَفَعَ لِأَحَدٍ شَفَاعَةً فَأَهْدَى لَهُ هَدِيَّةً فَقَبِلَهَا فَقَدْ أَتَى بَابًا عَظِيمًا مِنْ الرِّبَا

9 D2958 Ebû Dâvûd, Harâc, 16-17.

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِى الْحَوَارِىِّ حَدَّثَنَا سُلَيْمُ بْنُ مُطَيْرٍ - شَيْخٌ مِنْ أَهْلِ وَادِى الْقُرَى - قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى مُطَيْرٌ أَنَّهُ خَرَجَ حَاجًّا حَتَّى إِذَا كَانَ بِالسُّوَيْدَاءِ إِذَا أَنَا بِرَجُلٍ قَدْ جَاءَ كَأَنَّهُ يَطْلُبُ دَوَاءً وَحُضُضًا فَقَالَ أَخْبَرَنِى مَنْ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى حَجَّةِ الْوَدَاعِ وَهُوَ يَعِظُ النَّاسَ وَيَأْمُرُهُمْ وَيَنْهَاهُمْ فَقَالَ « يَا أَيُّهَا النَّاسُ خُذُوا الْعَطَاءَ مَا كَانَ عَطَاءً فَإِذَا تَجَاحَفَتْ قُرَيْشٌ عَلَى الْمُلْكِ وَكَانَ عَنْ دِينِ أَحَدِكُمْ فَدَعُوهُ » . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَرَوَاهُ ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سُلَيْمِ بْنِ مُطَيْرٍ .

10 Bakara, 2/188.

وَلَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُوا بِهَٓا اِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُوا فَر۪يقًا مِنْ اَمْوَالِ النَّاسِ بِالْاِثْمِ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ۟ ﴿188﴾