hakkı olmadan ulaşmayı umarım.” 11 şeklindeki duasıyla kul hakkı konusundaki hassasiyetini ortaya koymaktadır.
Rüşvet, İslâm dininin genel ilkeleriyle taban tabana zıttır. Çünkü rüşveti veren kişi hak etmediği bir menfaat elde ederken, rüşveti alan kimse de görevini kötüye kullanmış ve kendisine verilen emanete hıyanet etmiş olmaktadır. Kişiye verilen görev aslında kendisine ait olan bir şey değil sadece belli süreliğine verilmiş bir emanettir. Müminin emanetlere karşı göstermesi gereken hassas tavır ise dinimiz tarafından net bir şekilde bildirilmiştir. Allah Teâlâ, Kur"ân-ı Kerîm"de müminlerin özelliklerinden bahsederken, “Onlar emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ederler.” 12 buyurmakta, Peygamber Efendimiz de emanete hıyanetinmünafıkların alâmeti olduğunu belirterek13 müminlere asla yakışmayacağını açıkça bildirmektedir. Rüşvette emanete hıyanet söz konusudur. Rüşvet vasıtasıyla, mevki ve makamlara yeterli donanıma sahip olan ehil insanlar değil de ehliyet ve liyakat vasfı bulunmayan kişiler getirilebilmektedir. Bu durum Allah Teâlâ"nın ilâhî mesajına da ters düşmektedir: “Allah size, emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...” 14
Peygamberimizin hayatına baktığımızda risâletle görevlendirildiği ilk yıllardan itibaren rüşvetle ve görevi kötüye kullanmakla mücadele ettiğini görüyoruz. Rabbinden aldığı o kutsal emanete hıyanet etmesi için kendisine de çeşitli rüşvet teklifleri sunulmuştu. O ise omuzlarında en ağır sorumluluklardan birini taşıdığının farkındaydı. Onun bu yaklaşımı sayesinde câhiliye dönemi saadet asrına dönüşecek, onun bu yaklaşımı sayesinde güçsüzler güç bulacak, onun bu yaklaşımı sayesinde insan ilk yaratıldığı hâle Kur"an"ın ifadesiyle “ahsen-i takvîm”e15 yani “en güzel hâl”ine geri dönecekti
Büyük idealleri gerçekleştirmek üzere görevlendirilen Allah Resûlü"nün varlığı, tebliği, çabaları bazı kimselerin işine gelmiyordu. Çünkü uzun yıllardan beri sorgulamadan uygulayageldikleri alışkanlıkları, kazandıkları menfaatleri, kurulu düzenleri vardı. Oysa Efendimizin çağrısı tam da bu alışkanlıklarını değiştirmeleri yönündeydi. Hayatlarını baştan aşağı değiştirmeyi hedefleyen bu elçiyi susturmak için ellerinden gelen bütün yolları denediler. Hakaret, baskı, şiddet, ambargo... Çare bulamayınca karşı konulamaz olduğunu düşündükleri çok cazip bir teklif geldi akıllarına: rüşvet vermek! Dünyada nimet adına akıllarına gelen her şeyi bu kutsal emanetçiye