Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 206

Karaborsacılık yaparak insanları mağdur etmenin ne denli kötü olduğunu doğrudan Allah Resûlü"nden öğrenen sahâbîlerden biri de hicretin altıncı yılında Hudeybiye"de Rıdvan Biati"ne katılmış olan Ma"kil b. Yesâr idi. Rahatsızlığı iyice artınca kendisini ziyarete gelen Ubeydullah b. Ziyâd"a şöyle demişti: “Dinle, ey Ubeydullah! Sana Resûlullah"tan (sav) sadece bir ya da iki kere işitmediğim (daha fazla duyduğum) bir söz söyleyeceğim. Resûlullah"ı şöyle derken işittim: "Fiyatları artırmak için Müslümanların fiyatlarına (piyasalarına) müdahale eden kişiyi Allah Teâlâ"nın kıyamet gününde büyük bir ateşe oturtması haktır."2

Allah Resûlü"nün genel tavrı piyasalara müdahale edilmemesi yönünde idi. Bir gün bazı sahâbîlerin kendisine gelerek, “Fiyatlar çok arttı, ücretleri bizim için siz belirleseniz.” demeleri üzerine, fiyatların Allah"ın takdiri doğrultusunda şekillendiğini, vermeyip kısanın da çok verenin de rızıklandıranın da Allah Teâlâ olduğunu belirtmişti. Ardından da “Ben, hiçbirinizin kendisine yaptığım bir haksızlıktan dolayı kan veya mal konusunda benden alacaklı olmayacağı bir hâlde Allah"a kavuşmayı dilerim.” 3 buyurarak piyasaya müdahale edilmemesi gerektiğini ve fiyatların piyasa şartlarına göre belirlenmesi gerektiğini tavsiye etmişti. Bu noktada Peygamberimizin karaborsacılık yaparak fiyatları şişiren ve insanların malını haksız yere gasp etmek isteyenler için şöyle buyurduğunu hatırlamak gerekir: “Kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o kimse Allah Teâlâ"dan uzaklaştığı gibi, Allah Teâlâ da ondan uzaklaşır. Bir bölgenin insanları, aralarında aç bir kimse varken sabahlar iseler Allah Teâlâ"nın himayesi onlardan uzak olur.” 4 Hadiste halkın ihtiyacı olan gıda maddesinin kırk gün süreyle stoklanıp piyasaya sürülmesi karaborsacılık olarak değerlendirilmektedir. Ancak İslâm bilginleri karaborsacılığın sadece gıda maddeleriyle sınırlı olup olmadığı ve stok süresi hususunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. İhtilâflar bir tarafa bırakılacak olursa, herhangi bir ticarî malı stoklayıp daha sonra satmanın karaborsacılık olarak değerlendirilmesi için söz konusu malın toplumun zorunlu bir ihtiyacı olması ve piyasaya arz edilmediği takdirde toplum hayatını olumsuz etkilemesi gerekir. Bu çerçevede hadiste geçtiği gibi stoklamanın “kırk gün” ile kayıtlanması insanlara zarar verecek kadar bir süreyi ifade etmektedir. Dolayısıyla burada esas olan, insanların sıkıntıya sokulmasıdır ve bu zaman kırk gün olabileceği gibi, kırk saat hatta daha kısa bir süre de olabilir.

Bir üreticinin kendi ürününü bekletip piyasaya hemen sürmemesi yahut bir ithalatçının arz fazlası bir malı gelecekteki talepleri karşılamak

    

Dipnotlar

2 HM20579 İbn Hanbel, V, 28.

حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ حَدَّثَنَا زِيدُ يَعْنِي ابْنَ مُرَّةَ أَبُو الْمُعَلَّى عَنِ الْحَسَنِ قَالَ ثَقُلَ مَعْقِلُ بْنُ يَسَارٍ فَدَخَلَ إِلَيْهِ عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ زِيَادٍ يَعُودُهُ فَقَالَ هَلْ تَعْلَمُ يَا مَعْقِلُ أَنِّي سَفَكْتُ دَمًا قَالَ مَا عَلِمْتُ قَالَ هَلْ تَعْلَمُ أَنِّي دَخَلْتُ فِي شَيْءٍ مِنْ أَسْعَارِ الْمُسْلِمِينَ قَالَ مَا عَلِمْتُ قَالَ أَجْلِسُونِي ثُمَّ قَالَ اسْمَعْ يَا عُبَيْدَ اللَّهِ حَتَّى أُحَدِّثَكَ شَيْئًا لَمْ أَسْمَعْهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَّةً وَلَا مَرَّتَيْنِ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ دَخَلَ فِي شَيْءٍ مِنْ أَسْعَارِ الْمُسْلِمِينَ لِيُغْلِيَهُ عَلَيْهِمْ فَإِنَّ حَقًّا عَلَى اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أَنْ يُقْعِدَهُ بِعُظْمٍ مِنْ النَّارِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ أَأَنْتَ سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ نَعَمْ غَيْرَ مَرَّةٍ وَلَا مَرَّتَيْنِ

3 D3451 Ebû Dâvûd, Büyu’ (İcâre), 49.

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسٍ وَقَتَادَةُ وَحُمَيْدٌ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ النَّاسُ يَا رَسُولَ اللَّهِ غَلاَ السِّعْرُ فَسَعِّرْ لَنَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمُسَعِّرُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الرَّازِقُ وَإِنِّى لأَرْجُو أَنْ أَلْقَى اللَّهَ وَلَيْسَ أَحَدٌ مِنْكُمْ يُطَالِبُنِى بِمَظْلَمَةٍ فِى دَمٍ وَلاَ مَالٍ » .

4 HM4880 İbn Hanbel II, 32.

حَدَّثَنَا يَزِيدُ أَخْبَرَنَا أَصْبَغُ بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ عَنْ أَبِي الزَّاهِرِيَّةِ عَنْ كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ الْحَضْرَمِيِّ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ احْتَكَرَ طَعَامًا أَرْبَعِينَ لَيْلَةً فَقَدْ بَرِئَ مِنْ اللَّهِ تَعَالَى وَبَرِئَ اللَّهُ تَعَالَى مِنْهُ وَأَيُّمَا أَهْلُ عَرْصَةٍ أَصْبَحَ فِيهِمْ امْرُؤٌ جَائِعٌ فَقَدْ بَرِئَتْ مِنْهُمْ ذِمَّةُ اللَّهِ تَعَالَى