Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 207

için depolaması ise karaborsacılık olarak nitelendirilmez. Yine bolluk ve ucuzluk zamanlarında mal stoklamanın herhangi bir sakıncası yoktur. Dolayısıyla bir malın karaborsacılık yoluyla satılıp satılmadığını belirlemede toplumsal şartları dikkate alarak o malın zorunlu ihtiyaç olup olmadığını tespit etmek büyük önem taşır.

Ticaretle uğraşan kişi, servet kazanmanın yanı sıra toplumsal bir görev de ifa etmektedir. Zira tüccar, insanlara ihtiyacı olan maddeleri temin etmektedir. Bu sebeple yaptığı iş kendisine servet kazandırdığı gibi sevap da kazandırmaktadır. Sevgili Peygamberimizin zorunlu bir ihtiyaca insanların ulaşmasını kolaylaştırmayı, ihtiyaç sahiplerine o malın tamamını sadaka olarak vermekle eşdeğer görmesi, ticaret yapanların aynı zamanda sadaka sevabı kazandıklarını haber veren hoş bir müjdedir. Yine Allah Elçisi"nin, “İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lânetlenir.” 5 buyruğu bu önemli görevi yerine getirenlerin hem maddî hem de mânevî açıdan kazançlı olacaklarını, aksi davranış sergileyenlerin ise maddî açıdan kazançlı çıkmış gibi görünseler de mânevî açıdan ziyana uğrayacaklarını haber vermektedir.

Aslında ticaretle uğraşan kişinin sürekli kâr sağlamak için çalışması da normal bir davranış olarak görülmelidir. Ancak çok kazanmayı tek hedef hâline getirmek ve kârına kâr katabilmek için haksız kazanç yollarına başvurmak topluma zarar vereceği için normal bir insanî tavır olarak görülemez. Zira karaborsadan para kazanmayı amaçlayan insanlar, toplumda hile ve nefretin yaygınlaşmasına yol açarlar. Hâlbuki toplumun dirliği ve düzeni bireylerin karşılıklı ilişkilerindeki sıcaklığa ve dürüstlüğe bağlıdır. Toplumun en temel ihtiyaçlarını piyasaya sunarken sadece kendi çıkarı açısından en uygun zaman ve fiyatı kollayan, insanların zorunluluklarını istismar ederek fazla kazanmayı amaçlayan kimselerin topluma hiçbir faydasının olmayacağı açıktır. İnsanları bu tür ahlâk dışı davranışlara sevk eden en temel faktör, onlardaki durmak ve doymak bilmeyen, ölçü ve sınır tanımayan kazanma hırsıdır. Bu hırs dizginlenmediği müddetçe kişinin ahlâkî zafiyetlerin pençesinden kurtulması ve her işinde olduğu gibi ticaret yaparken de karaborsacılık gibi gayri meşru yollardan uzak kalması mümkün değildir.

Medine"de yeni bir toplum ve ticaret piyasası inşa eden Allah Elçisi, karaborsacılığa karşı çok kararlı bir tutum sergilemiş, bu konuda tüccarları uyarmış, piyasanın dengelerini bozan her türlü usulsüzlük ve yolsuzluğa karşı kontrolü elden bırakmamıştır. Karaborsacılığı engellemek için çeşitli tedbirler de almıştır. Resûlullah"ın atadığı bazı kimseler bir anlamda zabıta

    

Dipnotlar

5 İM2153 İbn Mâce, Ticâret, 6.

حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ عَلِىِّ بْنِ سَالِمِ بْنِ ثَوْبَانَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ زَيْدِ بْنِ جُدْعَانَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْجَالِبُ مَرْزُوقٌ وَالْمُحْتَكِرُ مَلْعُونٌ » .