çalarsa, kıyamet günü o yer, yedi kat hâlinde onun boynuna dolanır.” 15 hadisinde belirtilen cehennem azabına duçar olur.
İslâm, her alanda olduğu gibi hırsızlık konusunda da öncelikle inanan insanın vicdanına ve imanına hitap etmektedir. Ferdin vicdanında çözülemeyen meseleye ise ilk olarak toplumsal hassasiyeti ve kamu vicdanını adres göstermektedir. Burada da çözülemeyen mesele artık hukuka iletilecektir. Bütün bunlara rağmen başkasının malına göz diken ve onu almaya çalışanlar için, hem yaptıklarının karşılığı olması hem diğer insanları bu suçtan caydırması için yüce dinimiz bazı maddî müeyyideler getirmiştir. Ancak bu cezalar çalınan şeyin bulunduğu yere, miktarına, suçun işlendiği şartlara bağlı olarak değişiklik arz eder. Fıkıh kitaplarında bütün ayrıntılarıyla ele alınmış ve hakkında muazzam bir birikim oluşmuş bu konunun temel ilkeleri de Hz. Peygamber (sav) tarafından tespit edilmiştir.
Allah Resûlü, bir hırsızlık isnadında öncelikle olayı titizlikle araştırmıştır. Bu çerçevede ceza, ancak hırsızlığın itirafı veya açık delillerle ispat edilmesi durumunda söz konusu olmuş,16 aksi takdirde zanlı serbest bırakılmıştır.17 Rahmet Elçisi"nin bu tavrında, “Aksi ispat edilmediği sürece kişi suçsuzdur.” kaidesine yapılan vurguyu görmek mümkündür.
Suçun sabit olduğu anlaşılsa bile bu kez, “hırsızlığın neden yapıldığı” konusu önem kazanır. Nitekim Allah Resûlü, bir kimsenin bir bahçenin ürününden yemesinde sakınca görmezken, bahçedeki ürünü alıp götürene iki katı tazmin cezası vermektedir. Alıp götürülen şeyin değerinin belirli bir miktara ulaşması durumunda ise ona hırsızlık cezası uygulamaktadır.18 Rahmet Elçisi"nden sonra aynı yolu takip eden Hz. Ömer, bir grup hizmetçi aç bırakıldıkları için hırsızlık yapınca el kesme cezası uygulamamış, bunun yerine onların işverenine çalınan malı iki katıyla tazmin ettirmiştir.19 Aynı şekilde Halife Ömer kıtlık zamanında yapılan hırsızlıklarda da el kesme cezası uygulanmayacağına hükmetmiştir.20
Mala yönelik bir suçun hırsızlık sayılabilmesi için gerekli bu temel vasıfları taşımadığı için gasp, yankesicilik, kapkaç, emanete hıyanet, yağmacılık, dolandırıcılık, zimmet gibi suçlar, bu kapsamda değerlendirilmemiş,21 el kesme yerine her biri için ayrı ayrı cezalar öngörülmüştür. Evet, bir suç işlenmiştir ve bunun sorumlusu elbette suçu işleyendir. Ancak İslâm"da, hemen suçlunun cezalandırılması yoluna gidilmemekte, aksine suçun altında yatan bireysel ve ekonomik sebepler başta olmak üzere bütün şartlar değerlendirilmektedir. Çünkü gerek devlet gerekse toplum, fertlerin can ve