Aynı şekilde “zar” da kumar âleti olarak algılanmış ve fakih sahâbî Abdullah b. Mes"ûd, ibadetten alıkoyması sebebiyle tavla zarlarından sakınmak gerektiğini söylemiştir.28 Nitekim Hz. Peygamber"in farklı konularda yasakladığı on husustan birisi de “zar atmak” şeklinde ifade edilmiştir.29 Hz. Ömer"in, bahse girerek iki horozun dövüştürülmek suretiyle kumar aracı olarak kullanılmasına şiddetli tepkisi de30 kumara vesile olan her şeye karşı tavizsiz davranıldığının göstergesidir. Bu minvalde Abdullah b. Ömer"in, “Tavla, kumardır.”31 sözü de o dönemde bu oyunlarla ilgili var olan algıya işaret etmektedir. Diğer taraftan Hz. Ali"nin satranç oynayan bir gruba rastladığında “...Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor!..” 32 âyetini okuması33 bu oyunların kumara kapı aralamak yanında o dönemde putperest kültürü çağrıştırdığını da göstermektedir. Öte yandan Allah Resûlü, câhiliye döneminde var olan fakat mahiyeti itibariyle kumarı andıran alış veriş şekillerini de yasaklamıştır.34 Kısacası kumar kapsamına giren, kumara basamak teşkil eden, kumarı andıran, kumar hâline dönüşmesi an meselesi olan her türlü adımın önüne geçilmiştir.
Diğer taraftan eğlence amaçlı veya ödüllü yarışmalar, kumar ve çeşitlerinden ayrı tutulmakta, hiçbir zaman kumar olarak algılanmamaktadır. Hz. Peygamber döneminde en önemli müsabaka ve eğlence türleri arasında ok atışı, at ve deve yarışları dikkat çekmektedir.35 Allah Resûlü ashâbını bu yarışlara teşvik etmekte, bazen ödül koymakta36 bazen de bizzat kendisi at eğitip onunla yarışlara katılmaktadır.37 Resûlullah dönemindeki bu müsabakaların en önemli özelliği bunların eğlence ve ödül kazanma amaçlı olmasının yanı sıra her an vuku bulacak düşman saldırılarına karşı Müslümanları zinde ve eğitimli tutmalarıdır. Ancak bu ve benzeri yarışlar üzerinde bahis tutuşmak ve bu yolla kazanç sağlamak kesinlikle caiz görülmemektedir. Hanefîler başta olmak üzere fakihlerin büyük çoğunluğunun kurayı hak kazandırıcı bir işlem olarak görmemesi de kumar yasağını ihlâl etmeme endişesinden kaynaklanmaktadır.38
Kur"an ve hadislerde kumar, kumardan elde edilen kazanç ve kumar olma ihtimali bulunan oyun ve eğlence türleri yasaklanırken kumarı özendirici, teşvik edici söylem ve davranışlar da hoş karşılanmamıştır. Bu çerçevede Allah Resûlü, “...Kim arkadaşına, "Gel seninle kumar oynayalım." derse (harama ön ayak olduğu için pişman olup) derhâl sadaka versin!” 39 buyurmuş, böylece kumara davet etmenin dahi müeyyidesi olduğuna işaret etmiştir. Tâbiûn dönemi müfessirlerinden birisi olan Mücâhid de kazanma ve kaybetme,