Benzer bir olay da Hz. Ömer devrinde meydana geldi. Hz. Ömer kadının çocuğunun düşmesine sebep olanın durumunu araştırmak için, “Kim bu konuda Hz. Peygamber"den herhangi bir şey işitti?” diye sordu. Hemen Muğîre b. Şu"be, “Ben” dedi. “Nedir o?” deyince de şu cevabı verdi: “Resûlullah"ın (sav) "(Anne karnındaki çocuğun düşmesine sebep olanın) tazminat olarak bir köle veya bir cariye ödemesi gerekir." dediğini işittim.” Hz. Ömer, “Sana şahitlik yapacak birini bana getir.” dedi. Bunun üzerine oradan ayrıldı. Dışarıda Muhammed b. Mesleme"ye rastladı. Onu Hz. Ömer"e götürdü. O da aynı hadisi kendisinin de işittiğini söyleyerek şahitlik etti.25 Bu olaylarda görüldüğü gibi Kur"an ve sünnete göre adam öldürme gibi suçlarda kısas cezasının yanı sıra, maktulün yakınlarının tercihine göre bazen tazminat ile de hüküm verilebilmektedir.26 Kısasla ve tazminatla ilgili bu temel espriyi Peygamberimiz şöyle vurgulamaktadır: “Bir yakını öldürülen (mirasçı durumundaki) kimse, (mahkemede) şu iki tercihten birini seçebilir; ya fidye (tazminat) verilmesi ya da katilin öldürülmesi (kısas).” 27 Resûl-i Ekrem Efendimiz hadislerinde tazmini ifade eden diyet miktarlarına da işaret etmiştir. Örneğin, yanlışlıkla adam öldüren kişinin diyetinin yüz deve olduğunu bildirmiş,28 yaralanan her bir organ için de ne kadar tazminat verileceğini29 belirlemiştir.
İnsanlara maddî zararlar verilebileceği gibi mânevî zararlar da verilebilmektedir. Maddî zararlar kişinin mal ve bedenine yönelik iken, mânevî zararlar ise kişinin onur, şeref ve saygınlığına yöneliktir. Bu, kimi zaman kişiyi toplum nezdinde küçük düşürücü bir itham, hakaret olabileceği gibi kimi zaman dedikodu ve iftira şeklinde de olabilir. Bir gün Peygamber Efendimiz ashâbına, “Biliyor musunuz müflis kimdir?” şeklinde sorar. Ashâb, “Bizce müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” derler. Bunun üzerine Peygamber (sav), “Benim ümmetimin müflisi şu kimsedir; kıyamet gününde namaz, oruç ve zekâtla gelir, fakat şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüştür. Bundan dolayı onun iyiliklerinden, hak sahiplerinin her birine verilir. Üzerinde olan haklar ödenmeden iyilikleri tükenirse hak sahiplerinin günahları o kimseye yüklenir, sonra da o kimse cehenneme atılır.” buyurur.30 Hz. Peygamber son tavsiyelerini verdiği Veda Hutbesi"nde insanların malları ve canları gibi namus, şeref ve haysiyetlerinin de kutsal olduğunu bildirmişti.31 Bu hadisler ışığında düşünüldüğünde, her türlü zararın dünyada veya âhirette mutlaka tazmin edileceği anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimizin müflis olarak nitelendirdiği kimse,