kişiye zulmedilmiş olmaz. Aynı zamanda insan hayatının dokunulmazlığı gibi toplumda hâkim kılınması gereken bir prensip çiğnenmiş, merhamet gibi bir duygu zedelenmiş olur. Bir âyette, “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir. Allah ona (kasten öldürene) gazap etmiştir, lânet etmiştir ve çok büyük bir azap hazırlamıştır.” 3 buyrulur. Resûl-i Ekrem"in, “Allah Teâlâ"nın katında bir müminin öldürülmesi, dünyanın yok olmasından daha büyük (bir cürüm)dür.” 4 hadisi de yaşama hakkının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Kişilerin can güvenliğinin sağlanması konusunda azami hassasiyeti gösteren İslâm"ın mukaddes Kitabı"nda, hata ile bile olsa bir hayata son vermenin “diyet” ve “köle azat etmek” gibi maddî cezaları, oruç gibi bedenen ödenen cezaları yer alır.5 Kasten cana kıyanların cezasının ise “kısas” yani katilin öldürülmesi olduğu da yine Kur"an âyetiyle bildirilir.6 Hatta herhangi bir kimse, “Ben kendi canıma kıyarım.” diyerek intihar edemez. Zira Peygamberimiz, bir kimsenin psikolojik rahatsızlığı olmaksızın, cinnet geçirmeksizin bilinçli bir şekilde canına kıymasının cezasının cehennem olduğunu haber vererek intiharı kesinlikle yasaklamıştır.7
İslâm, barış zamanında can güvenliği ve dokunulmazlığını din, dil ve ırk ayrımı olmaksızın tüm insanlar için geçerli sayar ve herkesin güvenliğini sağlamaya çalışır. Nitekim Hz. Peygamber, zimmîler yani İslâm toplumunda yaşayan gayri müslim vatandaşlar hakkında şu uyarıda bulunmuştur: “Bilin ki! Kim bir zimmîye haksızlık ederse, onun hakkını eksik verirse, ona gücünün üstünde şeyler yüklerse veya gönülsüz olarak ondan bir şey alırsa, ben kıyamet gününde o kişinin düşmanıyım.” 8 Bu sözlerle, İslâm ile şereflenmese dahi bütün insanların can ve mal dokunulmazlığının bulunduğunu vurgulayan Hz. Peygamber, kendileri ile yapılan anlaşma süresince zimmîlerin canlarının emniyet altında olduğunu bildirmiştir.9 Savaş zamanında ise Müslüman"ın kendini müdafaası için düşmanının dokunulmazlığı kalkar ve öldürülmesine izin verilir. Ancak bu durumda bile Rahmet Peygamberi, düşman askeri de olsa kimseye işkence yapılmamasını, organlarının kesilmemesini (müsle), çocukların ve kadınların öldürülmemesini emretmiştir.10
Allah Resûlü"nün, “...Her Müslüman"ın bir başka Müslüman"a kanı, malı ve ırzı (şeref ve namusu) haramdır.” 11 buyruğuna göre her birey, “insan olarak” öncelikle hayat hakkına, ardından da mal ve onur dokunulmazlığına sahiptir. Hiç kimse, bu saygınlığı ve insanî değerleri şu veya bu şekilde ihlâl edemez. Dolayısıyla ister kan davası, ister töre cinayeti, ister intihar