Sahâbeden İbn Abbâs,37 tâbiînden Hasan-ı Basrî,38 Atâ b. Ebû Rebâh39 ve Süfyân es-Sevrî"ye40 dinini değiştiren kadınların hükmü sorulunca, ölüm cezası verilemez cevabını vermişlerdir. Çünkü onların anlayışında irtidad edenlerin asıl öldürülme nedeni din değiştirme değil düşman safına katılıp harbi hâline gelmeleridir. Kadınlar da fiilen savaşa katılmadıkları için onlar için verilen hüküm de farklı olmuştur.
Peygamber Efendimizin çok özel durum(lar) için sarf ettiği bir hadisin çok genel bir anlamda değerlendirmeye çalışılması isabetsiz sonuçlar doğurur. Hadis kaynaklarında irtidad edenlere ölüm cezası verilmediğine dair örnekler vardır. İbn Abbâs"tan rivayet edildiğine göre ensardan bir adam Müslüman olduktan sonra dinini terk edip mürted oldu ve müşriklerin arasına katıldı. Sonra pişman oldu. Kabilesine haber göndererek, “Benim için Resûlullah"a (sav) sorun, tekrar İslâm"a gireceğim, benim tevbem kabul olunur mu?” dedi. Akrabaları Resûlullah"a (sav) gelerek, “Falan kimse İslâm"ı terk ettiğine pişman oldu ve tevbesinin kabul edilip edilmeyeceğini senden sormamızı istedi dediler. Bu sırada Âl-i İmrân sûresi 86-89. âyetleri nâzil oldu ve bu haber kendisine ulaştırıldı ve o kimse tekrar Müslüman oldu.41
Hz. Ebû Bekir, halifeliği döneminde ortaya çıkan ve devlete isyan şeklinde patlak veren irtidad hareketleri devlet idaresini ciddi bir şekilde tehdit etmeye başlayınca, onlara savaş ilân etmek zorunda kalmıştı.42 Bu savaş, Müslümanların birliğini parçalamak, İslâm yurdunda Hz. Peygamber"in koyduğu ve uyguladığı esasları boşa çıkarmak, onların uygulanır olmasını ortadan kaldırmak isteyenlerin engellenmesine yönelik idi. Yine Hz. Ebû Bekir dönemi ve daha sonraki dönemlerde Müseylimetü"l-Kezzâb, Secâh, Esvedü el-Ansî gibi yalancı peygamberlerin başını çektiği irtidad hareketlerine karşı yapılan savaşlar da aynı mahiyette savunma ve halkın güvenliğini koruma amaçlı idi.
Din değiştirme, temelde inanç hürriyetiyle ilgili bir konudur. Bir dini benimseyip kabul etme özgürlüğü olan kimsenin o dinden ayrılma özgürlüğü de vardır. Ancak tarihî bir olgu olarak hiçbir din, kendi açısından din değiştirmeye olumlu bakmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak bazen ölüm cezasına kadar uzanan ceza uygulamaları dinsel öğretiden çok, siyasal ve sosyal şartların gerekçe gösterildiği idarî tasarruflardır. Kur"an, İslâm dinini terk eden kimseye uhrevî yaptırımın dışında hiçbir ceza öngörmemiştir. Bakara sûresinin 217. âyetinin ilgili kısmı şöyledir: “...Sizden kim dininden döner de