Bunun üzerine dizi dizine değecek kadar yakınına gelen Vâbisa henüz sorusunu sormadan Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Bana sormaya geldiğin şeyin ne olduğunu sana haber vereyim mi?” Vâbisa, “(Evet) ver ey Allah"ın Resûlü.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Bana iyilik ve kötülük (sevap ve günah) hakkında sormaya mı geldin?” dedi. Vâbisa, “Evet” diye cevap verdi. Üç parmağını birleştirerek Vâbisa"nın göğsüne vuran Resûlullah (sav), “Kendine danış ey Vâbisa! İyilik, gönlünün huzur bulduğu ve içine sinen şeydir; kötülük ise insanlar ona onay verseler bile gönlünü huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir.” 6 buyurdu. Aynı soruyu, Allah Resûlü"ne daha fazla soru sorup daha çok şey öğrenmek amacıyla bir yılını Medine"de geçiren Nevvâs b. Sem"ân da sormuştu. Onun aldığı cevap da Vâbisa"nınkinden pek farklı değildi: “İyilik, güzel ahlâktır; kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.” 7
Peygamber Efendimiz, sadece haksız olduğunu bile bile dava açan kişinin değil, bu davanın kazanılması için çaba sarf eden, aracılık yapan, dahası hasmına iftira atan kimsenin de Allah"ın öfkesini çektiğini söylemektedir: “Her kim Allah"ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmasını engellemek için aracı olursa, Allah"a karşı gelmiş olur. Her kim haksız bir davayı bile bile savunmaya kalkarsa, bu davasından dönünceye kadar Allah"ın gazabı, öfkesi onun üzerine olur. Her kim de bir mümin hakkında onda olmayan şeyleri söylerse, bu söylediğinden (iftiradan) vazgeçinceye kadar Yüce Allah onu cehennemliklerin irinleriyle karılmış balçıkta, bataklıkta oturtur.” 8
Bu hadiste Peygamberimizin ilk vurguladığı husus, suçluya verilen cezanın infazını engellemek için aracı olmamaktır. Böyle bir aracılık elbette ki kabul edilemezdi. Nitekim Kureyşliler, Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan Fâtıma bnt. Esved adlı bir kadına9 Hz. Peygamber"in verdiği cezayı düşürmesi için Üsâme b. Zeyd"i aracı olarak göndermişlerdi. Çünkü Üsâme, Peygamber Efendimizin kendisini çok sevdiğini ifade ettiği bir kimseydi.10 Fakat Resûlullah (sav) Allah"ın koyduğu had cezalarından birini affetmesi için aracı olduğundan dolayı Üsâme"ye çıkıştıktan sonra, halka bir hutbe îrad ederek önceki kavimlerin güçlü kimseler çaldıklarında onları bırakıp, zayıflar çaldıklarında ise onlara had uygulamaları yüzünden helâk olduklarını belirttikten sonra, “Muhammed"in kızı Fâtıma da hırsızlık yapsa, Muhammed mutlaka onun elini keserdi.” buyurmuştu.11
Peygamber Efendimizin vurguladığı ikinci husus ise haksız bir davayı asla savunmamak gerektiğidir. Buna göre hiç kimse birtakım maddî