Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 408

gönderdiğinde ona, “Nasıl hüküm vereceksin?” diye sorar. Muâz, “Allah"ın Kitabı"ndaki ile.” der. Hz. Peygamber, “Şayet Allah"ın Kitabı"nda yoksa?” deyince cevaben, “Resûlullah"ın sünnetine göre.” der. Hz. Peygamber, “Eğer Resûlullah"ın sünnetinde de yoksa?” deyince Muâz, “İçtihadımla.” der. Hz. Peygamber bu cevaptan memnun kalarak, “Resûlullah"ın elçisini muvaffak kılan Allah"a hamdolsun.” buyurur.22

Hz. Peygamber, hukukî ihtilâfların çözümü için kendisine başvurulduğunda, delilsiz karar verilemeyeceği ilkesini göz önünde bulundurmuştur. Bu delillerin bir kısmı yazılı, bazısı ise sözlü olabilir. Peygamber Efendimiz, karşısına gelen bir ihtilâfın çözümünde tarafları dinledikten sonra hemen karar vermez, davacı ve davalının delillerinin olup olmadığını sorardı. Zira, “Eğer insanlara, sırf iddialarından dolayı (istedikleri) verilecek olsaydı, bazı kimseler bazılarının kanları ve malları konusunda hak iddia ederlerdi. Hâlbuki yemin etmek, (davacıya değil) davalıya düşer.” 23 buyurarak, davacının talebini yeterli görüp delilsiz karar vermenin doğru olamayacağını açıklamıştı.

Hz. Peygamber"in en çok aradığı delil, şahitlik ve yemin olmuştur. Şahitlik ve yemin delilinde insanların doğru ve dürüst olmaları çok önemlidir. Bu nedenle Hz. Peygamber, mahkemelerin doğru ve hakkaniyete uygun karar verebilmeleri için şahitlik ve yeminle ilgili bazı ilkeler de koymuştur.

Şahitlik, bir kimsenin herhangi bir dava ile ilgili konuda daha önce gördüğü olay, davranış, söz ve benzeri şeyler hakkında mahkemede hâkimin huzurunda bilgi vermesi demektir. Hz. Peygamber, Müslümanların mahkeme ve mahkeme dışındaki şahitliklerine çok önem vermiştir. Nitekim bir defasında ashâbı ile otururken Hz. Peygamber"in önünden bir cenaze geçtiğinde sahâbîler bu cenazeyi övdüler. Hz. Peygamber, “Vacip oldu.” dedi. Sonra bir başka cenaze geçtiğinde, sahâbîler onunla ilgili ise kötü şeyler söylediler. Hz. Peygamber yine, “Vacip oldu.” dedi. Bunun üzerine kendisine, “Ey Allah"ın Resûlü! Buna da vacip oldu dedin, buna da vacip oldu dedin.” denilince Hz. Peygamber, “Toplumun şahitliği (her ikisi için de kabul edilmiştir). Müminler Allah"ın yeryüzündeki şahitleridir.” buyurdu.24

Şahitlerin mahkemede doğru beyanda bulunmalarını isteyen Hz. Peygamber, yalancı şahitliği ise kesin bir dil ile yasaklamıştır. Hz. Peygamber bir gün ashâbı ile otururken onlara, “Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” buyurur. Ashâbı, “Evet yâ Resûlallah!” deyince, “Allah"a ortak koşmak ve anne babaya itaatsizlik etmektir.” buyurur. Sonra arkasına yaslanmış bir hâldeyken doğrulur ve şu sözleriilâve eder: “Dikkat edin!

    

Dipnotlar

22 T1327 Tirmizî, Ahkâm, 3

حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى عَوْنٍ الثَّقَفِىِّ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ رِجَالٍ مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذٍ عَنْ مُعَاذٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ « كَيْفَ تَقْضِى » . فَقَالَ أَقْضِى بِمَا فِى كِتَابِ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى كِتَابِ اللَّهِ » . قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى . قَالَ « الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . D3592 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 11. حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرِو بْنِ أَخِى الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصَ مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَبْعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ قَالَ « كَيْفَ تَقْضِى إِذَا عَرَضَ لَكَ قَضَاءٌ » . قَالَ أَقْضِى بِكِتَابِ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى كِتَابِ اللَّهِ » . قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ « فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ فِى كِتَابِ اللَّهِ » . قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى وَلاَ آلُو . فَضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَدْرَهُ وَقَالَ « الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ لِمَا يُرْضِى رَسُولَ اللَّهِ » .

23 M4470 Müslim, Akdiye, 1

حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ سَرْحٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَوْ يُعْطَى النَّاسُ بِدَعْوَاهُمْ لاَدَّعَى نَاسٌ دِمَاءَ رِجَالٍ وَأَمْوَالَهُمْ وَلَكِنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ » . B4552 Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 3. حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ نَصْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ أَنَّ امْرَأَتَيْنِ كَانَتَا تَخْرِزَانِ فِى بَيْتٍ - أَوْ فِى الْحُجْرَةِ - فَخَرَجَتْ إِحْدَاهُمَا وَقَدْ أُنْفِذَ بِإِشْفًى فِى كَفِّهَا ، فَادَّعَتْ عَلَى الأُخْرَى ، فَرُفِعَ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ ، فَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَوْ يُعْطَى النَّاسُ بِدَعْوَاهُمْ لَذَهَبَ دِمَاءُ قَوْمٍ وَأَمْوَالُهُمْ » . ذَكِّرُوهَا بِاللَّهِ وَاقْرَءُوا عَلَيْهَا ( إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ ) . فَذَكَّرُوهَا فَاعْتَرَفَتْ ، فَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْيَمِينُ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ » .

24 B2642 Buhârî, Şehâdât, 6.

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ مُرَّ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِجَنَازَةٍ ، فَأَثْنَوْا عَلَيْهَا خَيْرًا فَقَالَ « وَجَبَتْ » . ثُمَّ مُرَّ بِأُخْرَى فَأَثْنَوْا عَلَيْهَا شَرًّا - أَوْ قَالَ غَيْرَ ذَلِكَ - فَقَالَ « وَجَبَتْ » . فَقِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قُلْتَ لِهَذَا وَجَبَتْ ، وَلِهَذَا وَجَبَتْ ، قَالَ « شَهَادَةُ الْقَوْمِ ، الْمُؤْمِنُونَ شُهَدَاءُ اللَّهِ فِى الأَرْضِ » .