Bir de yalan söz ve yalan şahitliktir! Dikkat edin, bir de yalan söz ve yalan şahitliktir!” Bu sözü tekrar tekrar söyler.25
Diğer taraftan Hz. Peygamber, hukukî ihtilâfların çözümünde katkısı olacağından dolayı, doğru ve dürüst şahitliği her zaman teşvik etmiş, “Şahitlerin en hayırlısı, şahitlik etmesi talep edilmeden önce şahitlik edendir.” buyurmuştur.26 Hz. Peygamber, kendisine bir dava getirildiğinde, gerek gördüğü takdirde şahitlerin de getirilmesini isterdi.27
Resûlullah, hukukî ihtilâfların çözümünde bazen yemin deliline de başvurmuştur. Nitekim Efendimiz, “Delil getirmek davacıya, yemin etmek ise davalıya düşer.” 28 buyurarak şahitlik ve diğer delillerle iddiayı ispat etmenin davacının hakkı ve görevi, yemin etmenin ise davalının hakkı ve görevi olduğu genel ilkesini getirmiştir. Hz. Peygamber özellikle başka bir delil olmadığında tarafların yapacağı yemini mahkemede delil olarak kabul etmiştir. Ancak hakkın ortaya çıkması, adalete uygun ve doğru karar verilebilmesi için, yalan yere yemin edilmemesi konusunda başta sahâbîleri olmak üzere bütün Müslümanları uyarmıştır. Tıpkı aralarında anlaşmazlık çıkan Hadramevtli ve Kindeli iki kişinin davasında olduğu gibi... Hadramevtlinin adı Rebîa b. Ibdân, Kindelinin adı ise İmruü"l-Kays b. Âbis idi.29 Bu iki kişi, toprak mülkiyeti yüzünden davalık olmuşlardı. Aralarındaki sorunu çözmek için Resûlullah"a geldiler. Hadramevtli adam, “Ey Allah"ın Resûlü! Bu adam toprağımı (zorla elimden) aldı.” dedi. Kindeli adam ise onun bu iddiasına karşı, “O toprak benim mülkümdür. Onun hiçbir hakkı yoktur.” diye karşılık verdi. Hz. Peygamber, Hadramevtli adama, “Sende (o toprağın sana ait olduğunu gösterir) açık bir delil var mı?” diye sordu. Adam, “Hayır.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah, “O hâlde sadece davalının yemini ile yetinmek zorundasın.” buyurdu. Adam, “Ey Allah"ın Resûlü! Ama bu adam günahkâr bir kimsedir. Neye yemin ettiğine aldırış etmez, hiçbir şeyden sakınıp korkmaz.” diye serzenişte bulundu. Ancak Hz. Peygamber, “Onun hakkında bundan başka yapabileceğin bir şey yoktur.” diyerek bu tartışmaya son verdi. Kindeli adamın yemin etmek üzere kalkmasının ardından da, “Eğer haksız yere senin malını elde etmek için yemin ederse Allah"ın huzuruna, Allah kendisinden yüz çevirmiş olduğu hâlde varacaktır.” dedi.30 Bunun üzerine Kindeli adam o arazinin Hadramevtliye ait olduğunu itiraf etti31 ve böylece hakikat ortaya çıkmış oldu.
Hz. Peygamber, yemin etmek suretiyle başka bir kimsenin hakkını gasp eden kimseye Allah Teâlâ"nın cehennem ateşini vacip kılacağını,