Veda Hutbesi"nde, diğer bütün câhiliye gelenekleri gibi kan davasını da ayağının altına alıp, geçersiz kıldığını ilân etmiştir.21
İslâm"da sadece Müslümanların değil, toplumda yaşayan gayri müslimlerin de canlarının ve mallarının dokunulmaz olduğu belirtilmiştir. Toplumsal barışın sağlanması için Müslüman toplumda yaşayan gayri müslimlerin; günümüzdeki ifadesiyle azınlıkların kendilerini güvende hissetmeleri gerekir. Peygamber Efendimiz, “Kim (Müslüman topraklarında yaşaması için kendisine güvence verilmiş) bir anlaşmalıyı öldürürse cennetin kokusunu alamaz. Hâlbuki onun kokusu kırk yıllık mesafeden bile duyulur.” 22 buyurarak böyle bir cinayetin karşılığının, Müslüman"a karşı işlenen cinayetten farksız olduğunu vurgulamıştır. Bu hüküm uluslararası ilişkilerde güveni tesis edeceğinden, gayri müslim toplumlarda yaşayan Müslümanlar için de emniyeti sağlayacaktır.
İslâm dini, günümüzde başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede evrensel hakların başında sayılan yaşama hakkını korumak için sadece uhrevî cezalarla yetinmiş değildir. Çünkü uhrevî ceza bazı durumlarda tek başına caydırıcı olmamaktadır. Bu sebeple cinayet suçunun engellenmesi için Kur"ân-ı Kerîm"de bazı sert müeyyidelere de yer verilmiştir. Bunların başında kısas gelmektedir.23 Kısas cezası, sadece kasten öldürmelerde uygulanır. Buna göre katil, işlediği suça denk bir ceza ile cezalandırılır. İntikamı ortadan kaldırıp toplumu koruduğu ve başka masum hayatları kurtardığı için Kur"an"da,“Kısasta sizin için hayat vardır.” buyrulur.24
Kur"an"da ayrıca mağdurun ya da velînin kısastan vazgeçerek diyet alabileceği de belirtilir. “Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velîsi) tarafından affedilirse aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra haddi aşana elem dolu bir azap vardır.” 25 Ancak ısrarla tavsiye edilen, karşılıksız affetmektir: “Her kim de sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, azmedilmeye değer işlerdendir.” 26
Kasıt olmaksızın hata sonucu meydana gelen öldürmelerde ise, katile verilecek olan ceza diyettir.27 Eğer katil, öldürdüğü kişiye mirasçı olacak kadar yakın birisiyse, “Katil, (öldürdüğü kişinin ardından) mirastan hiçbir şey alamaz.” 28 hadisi gereği onun mirasından da mahrum olur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu cezaların uygulanmasının devletin yetkisine verilmiş olmasıdır. Söz konusu müeyyideler sadece hukukun eliyle yerine getirilir.