kadar (doğru dürüst) doymuş değildik.” demesi,9 sıkıntılarla geçen yılların çarpıcı bir özetiydi.
Rivayet edildiğine göre bazen Peygamber Efendimizin hâne-i saadetlerinde haftalarca yemek pişirilemiyor, ev halkı su ve hurma ile yetiniyordu.10 Hatta bazen bu iki nimet de yeteri kadar bulunamıyordu.11 Öyle günler yaşanmıştı ki, Allah Resûlü"nün kıtlık zamanlarında hurmaları teker teker dağıttığı bile olmuştu.12
Hz. Peygamber sıkıntılı yıllar geçtikten sonra da kendi tercihi olarak mütevazı bir hayat sürmeye devam etmişti. Nitekim Yüce Peygamber (sav) evinde bir hasırın üzerinde uyuyordu. Bir gün uyandığında hasırın vücudunda iz bıraktığını gören ashâb, “Ey Allah"ın Resûlü, sizin için bir yatak temin etsek.” dediler. Bunun üzerine, dünya hayatına bakış açısını özetleyen şu mübarek sözler Efendimizin dudaklarından dökülüverdi: “Benim dünya rahatlığı ile işim yok. Ben dünyada, bir ağacın altında bir süre gölgelenen ve sonra oradan ayrılarak yoluna devam eden bir yolcu gibiyim.” 13
Uzun yıllar süren bu yokluk dolu sıkıntılı süreçte Sevgili Efendimiz, müminleri sabra teşvik ediyor, fakirlik karşısında ezilmelerini önlemek için onları teselli ediyor ve her şeye rağmen cemiyet içinde mutlu birer fert olarak yaşamalarına gayret gösteriyordu. O, ashâbına ilerleyen yıllarda kazanabilecekleri dünyalıklardan değil, gerçek zenginliklerden, ebedî mutluluklardan bahsediyordu. Fakirlerin cennete zenginlerden önce gireceklerini,14 cennettekilerin çoğunluğunu miskinlerin oluşturduğunu bildiren haberleri15 değerlendirirken o günün içtimai yapısını, Müslümanların maruz kaldıkları hem maddî hem mânevî sıkıntıları, imkânsızlıkları, boykot, işkence olaylarını ve bütün bu olanlar karşısında içine düştükleri psikolojik durumu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ayrıca, malı olmayanın veya az olanın hesabının çabuk bitmesi, çok mal mülk sahibi olanların da hesap vermek için geriye kalmaları tabiî ve kabul edilebilir bir durumdur.
Fakir muhacirler Peygamber Efendimize gelerek zaman zaman serzenişte bulunuyorlardı. Nitekim Ebû Zer el-Gıfârî bir gün Allah Resûlü"ne gelip şunları söyledi: “Ey Allah"ın Resûlü! Servet sahipleri sevapların hepsini silip süpürdüler. Onlar, bizim gibi namaz kılıyorlar ve oruç tutuyorlar. Onların sadaka verecek kadar malları var ama bizim sadaka verecek hiçbir şeyimiz yok!” Bunun üzerine Efendimiz (sav) ona şöyle cevap verdi: “Sana bazı cümleler öğreteyim mi? Bunları söylediğin zaman, yaptığının aynısını yapanlar hâriç, seni geçmiş olan kimselere ulaşırsın, arkanda kalan kimseler