Görüldüğü gibi İslâm, kısası gerektiren olaylarda, mağdura veya ailesine üç alternatif sunmaktadır. İlki, mağdur veya ailesi af veya diyet yolunu tercih etmediği takdirde uygulanan ve adaleti tesis eden kısas uygulamasıdır. Buna göre öldüren öldürülür, diş kıranın dişi kırılır, yaralayan yaralanır... Burada suç ve ceza dengesi gözetilir ve meşru ölçüler aşılmaz.17 Enes b. Mâlik"in anlattığına göre, halası Rübeyyi", bir cariyenin ön dişlerini kırmıştı. Af ve diyet talepleri olumlu karşılık bulmadı. Cariyenin yakınları kısasta direttiler ve onun da dişlerinin kırılmasını istediler. Mesele Allah Resûlü"ne (sav) intikal edince bile kısas taleplerinden vazgeçmediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Allah"ın Kitabı"na göre kısas gerekir.” diyerek kısas uygulanmasına hüküm verdi. Ancak Enes"in amcası18 ve Rübeyyi"in kardeşi olan Enes b. Nadr"ın kısasın uygulanmaması yönündeki ısrarcı tavrı üzerine cariyenin yakınları davalarından vazgeçerek sonunda diyete razı oldular.19 Görüldüğü üzere İslâm"da mağdur olan bir cariye bile olsa hakkını sonuna kadar isteyebilmekte ve kısas talebinde bulunabilmektedir.
Ahlâkî ve uhrevî sorumluluğunun yanında dünyevî ceza olmak üzere bu tür kasıtlı suçların karşılığının kısas olduğu20 ifade edilmekle birlikte, en faziletli yol ise suçluyu karşılıksız affetmek, ona ihsanla muamele etmek, kötülüğe iyilikle karşılık vermektir.21 Yüce Allah da âhirette günahlara kefaret olacağı prensibinden hareketle karşılıksız affı tavsiye etmiştir.22 Nitekim Resûlullah"a (sav) bir defasında kısas talebi için gelindiğinde o da suçluyu affetmelerini tavsiye etmiştir.23
Mekke"de bir Peygamber"in ortaya çıktığını duyunca makamını bırakıp gelen Yemen"in reislerinden Vâil b. Hucr"un24 anlattığına göre, Resûlullah"a boynundan kayış ile bağlanmış bir katil getirilmişti. Resûlullah maktulün velîsini çağırarak önce onu affetmesini teklif etmiş ancak o buna razı olmayınca diyet almasını önermişti. Öldürülen kişinin velîsi ısrarla kısas istemiş bunun üzerine Resûlullah (sav) onu götürüp öldürmesine hükmetmişti. Adam arkasını dönmüş giderken aynı şekilde affetmesi ya da diyet alması hususunda onu ikna etmeye çalışan Peygamberimiz yine olumsuz cevap ile karşılaşmış ve aynı söyleşi dört defa tekrarlanmıştı. Sonunda Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Dinle! Sen onu affedersen, o katil hem kendi günahını hem de maktulün günahını yüklenir.” Bunun üzerine adam, katili affetti.25
Yukarıdaki hadiste belirtildiği gibi, mağdurun veya velîsinin, suçluyu karşılıksız affetmenin yanı sıra diyet karşılığında kısas hakkından vazgeçme hakkı da bulunmaktadır. Öldürülenin “kan bedeli” diyebileceğimiz diyet,