hareketle Hızır"ın Hz. Musa döneminde yaşadığı söylenebilir. Bir rivayette, Hızır"ın, Mısır"da yaşayan İsrâiloğulları"ndan bir kimse olduğu, bir rahipten hak dini öğrendiği, daha sonra bu dini yaymaya çalıştığı anlaşılınca bir adaya sığındığının ifade edilmesi bu ihtimali desteklemektedir.48
Hz. Musa döneminde yaşadığı düşünüldüğünde onun Hz. Musa"nın dahi bilmediği bazı gaybî bilgileri bilmesinden yola çıkarak söz konusu salih kulun peygamber olup olmadığı da tartışılmıştır. Nitekim gayb, insanın akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinemeyeceği bir alandır. Gaybı yalnızca Cenâb-ı Hakk"ın bildiği Kur"an"da açıkça beyan edilmiştir.49 Hızır"ın gelecekte yaşanacaklara dair bazı gaybî bilgilere sahip olması50 göz önünde bulundurulduğunda, onun vahiy yoluyla bu bilgileri Cenâb-ı Hak"tan alan bir peygamber olduğu düşünülmüş, Kur"an"da kendisine rahmet verildiğinin belirtilmesi de51 bazı âlimlerce, “Ona peygamberlik verildi.” şeklinde yorumlanmıştır.52 Hızır"ın peygamber değil de Allah"tan ilham alan bir velî olduğu fikri de bazı mutasavvıflarca ifade edilmiş, fakat bir velînin peygamberden daha âlim olmasının mümkün olamayacağını düşünen âlimler bu ihtimali reddetmişlerdir. Ayrıca, Hızır"ın insan şekline bürünmüş bir melek olma ihtimalinden de söz edilmiştir.53
Kur"an ve hadis kaynaklı Hızır tasavvurlarının yanında bir de İslâm ile doğrudan bağlantısı olmayan Hızır telakkileri mevcuttur. Nitekim “Ölümsüzlük pınarı” yahut “âb-ı hayat” olarak adlandırılan “hayat suyu”ndan içtiği, böylece ölümsüzlük kazandığı düşünülen Hızır"ın kıyamete kadar yaşayacağına inananlar bulunmaktadır. Bu inancın Gılgamış Destanı, İskender Efsanesi ve bazı Yahudi kaynaklardaki efsaneler ile benzerlik arz ettiği görülmekteyse de rivayetlerde Hızır"ın ölümsüzlüğüne dair bilgi yer almamaktadır. Yahudi kültüründe Hızır"ınkine benzer hikâyeler İlyâ hakkında da anlatılmakla birlikte Tevrat"ta ne Hızır ne de İlyâ hakkında böyle bir kıssa yer almaktadır.54 Yine çeşitli toplumlarda ve kültürlerde yaygın olan “Hıdırellez Bayramı” da Hızır ile İlyas isimlerinin birleşmesinden oluşmuştur. Halk arasında ölümsüzlük suyundan içmeleri sonucu biri karada, biri denizde olmak üzere darda kalanların yardımına koştuklarına inanılan Hızır ile İlyas"ın buluştukları bahar mevsiminin başlangıç günü “Hıdırellez” olarak anılmıştır. Bu inanışa göre, Hızır ve İlyas"ın her yıl mayıs ayının altıncı günü buluşmaları ile birlikte doğa yeniden canlanmaktadır. Temelleri İslâm öncesi kültürlere dayanan bu efsanevî “Hıdırellez” telakkilerinin elbette ki İslâm"da yeri yoktur.55