Hadislerle İslâm Cilt 6 Sayfa 151

Firavun, gördüğü rüya ile sevgili eşinin teklifi arasında bocalar. Ancak sevgi hisleri ağır basar ve çocuğun canını bağışlar. Fakat hiçbiri işin farkında değildir.10 Gerçekten de bir süre sonra Allah"ın verdiği söz gerçekleşir ve belli bir olgunlaşma döneminin ardından Musa"ya peygamberlik verilir.11 Allah"tan başka ilâh olmadığı, yalnız O"na ibadet edilmesi gerektiği, kıyamet günü ve âhiretteki hesap Hz. Musa"ya vahyedilen bilgiler arasındadır.12 Yüce Allah ona, “Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan sakın alıkoymasın; sonra helâk olursun!” 13 buyurur. Peygamberliği, atıldığında yılana dönüşen asâ ve beyaz el gibi mucizelerle desteklenir,14 kardeşi Harun kendisine yardımcı bir peygamber olarak görevlendirilir.15 Daha sonra da hedef gösterilir: “Andolsun ki biz Musa"yı mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun"a, Hâmân"a ve Kârûn"a gönderdik...” 16

Bu üç din düşmanı, nefsin arzularına son derece düşkün olma konusunda ortaklardır. Ancak bunu değişik yönlerde sergilerler: Birisi, bütün yönleriyle hayata hâkimiyet ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavun; diğeri, kutsal olanla ilişkileri elinde tuttuğunu söyleyip bundan çıkar elde eden Başrahip Hâmân; üçüncüsü ise zenginliğinin boyutu konusunda darbımesel hâline gelen ama kendisine imtihan için verilen bu zenginliklerin bir emanet olduğunu unutup kibre kapılan Kârûn. Diğer bir bakışla zalim idareyi ve idareciyi Firavun; zalim beyni ve bilgiyi Hâmân; zalim destekçiyi ve kara sermayeyi de Kârûn temsil etmektedir.

Hz. Musa"ya öncelikle Firavun"a gitmesi emredilir: “Firavun"a git, çünkü o azmıştır.” 17 Hz. Musa gerektiğinde kendisine verilen mucizeleri Firavun"a gösterecektir: “...İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir...” 18

Hz. Musa ve Hz. Harun, Firavun"un huzuruna çıkar ve âlemlerin Rabbi tarafından gönderilen peygamberler olduklarını,19 Allah hakkında sadece gerçeği söylediklerini20 dile getirirler. Onların sıraladığı ilkeler, Firavun"un hayat anlayışına, dünya görüşüne ne kadar da terstir! Nefsin arzularına gem vuracaksın; hak, hukuk ve adaleti gözeteceksin; âhireti dikkate alarak yaşayacak ve attığın her adımı “hesap” düşüncesiyle atacaksın... Bu bakış, kurulu düzene tamamen muhaliftir, Firavun"un sistemini temelden sarsmaktadır. Nitekim Hz. Musa ve Hz. Harun bu gerçekleri anlatınca Firavun ve adamlarının gösterdiği ilk tepki doğrudan dünya ve dünyalıklarla ilgili olmuştur: “Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de yeryüzünde hâkimiyet (devlet) ikinizin eline geçsin diye mi

    

Dipnotlar

10 Kasas, 28/9.

وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ ل۪ي وَلَكَۜ لَا تَقْتُلُوهُۗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿9﴾

11 Kasas, 28/30

فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْاَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ اَنْ يَا مُوسٰٓى اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿30﴾ Tâ-Hâ, 20/41. وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ ﴿41﴾

12 Tâ-Hâ 20/14-15.

اِنَّن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي ﴿14﴾ اِنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ اَكَادُ اُخْف۪يهَا لِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعٰى ﴿15﴾

13 Tâ-Hâ, 20/16.

فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوٰيهُ فَتَرْدٰى ﴿16﴾

14 Tâ-Hâ, 20/17-22

وَمَا تِلْكَ بِيَم۪ينِكَ يَا مُوسٰى ﴿17﴾ قَالَ هِيَ عَصَايَۚ اَتَوَكَّؤُ۬ا عَلَيْهَا وَاَهُشُّ بِهَا عَلٰى غَنَم۪ي وَلِيَ ف۪يهَا مَاٰرِبُ اُخْرٰى ﴿18﴾ قَالَ اَلْقِهَا يَا مُوسٰى ﴿19﴾ فَاَلْقٰيهَا فَاِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعٰى ﴿20﴾ قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ۠ سَنُع۪يدُهَا س۪يرَتَهَا الْاُولٰى ﴿21﴾ وَاضْمُمْ يَدَكَ اِلٰى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍ اٰيَةً اُخْرٰىۙ ﴿22﴾ Kasas, 28/31-32. وَاَنْ اَلْقِ عَصَاكَۜ فَلَمَّا رَاٰهَا تَهْتَزُّ كَاَنَّهَا جَٓانٌّ وَلّٰى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْۜ يَا مُوسٰٓى اَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ۠ اِنَّكَ مِنَ الْاٰمِن۪ينَ ﴿31﴾ اُسْلُكْ يَدَكَ ف۪ي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍۘ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ ﴿32﴾

15 Meryem, 19/53

وَوَهَبْنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِنَٓا اَخَاهُ هٰرُونَ نَبِيًّا ﴿53﴾ Furkân, 25/35. وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُٓ اَخَاهُ هٰرُونَ وَز۪يرًاۚ ﴿35﴾

16 Mü’min, 40/23-24.

وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا مُوسٰى بِاٰيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۙ ﴿23﴾ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَقَارُونَ فَقَالُوا سَاحِرٌ كَذَّابٌ ﴿24﴾

17 Tâ-Hâ, 20/24.

اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰى۟ ﴿24﴾

18 Kasas, 28/32.

اُسْلُكْ يَدَكَ ف۪ي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍۘ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ ﴿32﴾

19 Şuarâ, 26/16.

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَٓا اِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿16﴾

20 A’râf, 7/105.

حَق۪يقٌ عَلٰٓى اَنْ لَٓا اَقُولَ عَلَى اللّٰهِ اِلَّا الْحَقَّۜ قَدْ جِئْتُكُمْ بِبَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاَرْسِلْ مَعِيَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۜ ﴿105﴾