Hıristiyanlığı kabul etmediklerine de işaret ederek Necâşî ve çevresindekileri onlar aleyhinde kışkırtmaya çalışıyorlardı. Nihayet söz alarak Necâşî"ye taleplerini bildirdiler:
“Ey Hükümdar! Aramızdan sefih bazı gençler senin ülkene sığındılar. Onlar kendi toplumlarının dinini terk ettiler ve senin dinine de girmediler. Aksine bizim de senin de bilmediğin yepyeni bir din icat ettiler. Bizi sana, onları geri vermen için kendi toplumlarının ileri gelenleri, babaları, amcaları ve aşiretleri gönderdi. Onların kavimleri kendilerini daha yakından tanımakta ve daha iyi bilmektedirler.”16
Heyeti dinleyen Necâşî, kendisine sığınan insanları dinlemeden karar veremeyeceğini ifade ederek,17 Müslümanlardan bir grubu huzuruna çağırdı. Peygamberimizin amcasının oğlu Ca"fer b. Ebû Tâlib başkanlığındaki grup Necâşî"nin huzuruna çıktı. Ancak hükümdara secde etmediler. Genç ve gözü pek bir sahâbî olan Ca"fer, söz alarak durumlarını gayet veciz bir şekilde ifade eden şu konuşmayı yaptı:18
“Ey Hükümdar! Biz câhiliye toplumuyduk; putlara tapar, leş yer, çirkin işler yapardık. Akraba ilişkilerine değer vermez, etrafımızdakilere kötülük ederdik. Güçlülerimiz zayıflarımızı yok ederdi. İşte biz bu hâlde iken, neticede Allah bize içimizden soyunu, doğruluğunu, güvenirliğini ve iffetini iyi bildiğimiz bir resûl gönderdi. Bu peygamber bizi Allah"a, tevhid inancına ve ona ibadet etmeye davet etti. Bizim ve atalarımızın Allah"ın dışında tapmış olduğumuz taşlardan ve putlardan kurtulmamızı öğütledi. Doğru söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akraba ile iyi ilişkiler kurmayı, komşulara iyi muamelede bulunmayı, haram yemeye ve kan dökmeye son vermeyi emretti. Aynı şekilde çirkinlikleri, yalan sözü, yetim malı yemeyi, namuslu kadına iftira etmeyi de yasakladı. Sadece tek olan Allah"a ibadet etmeyi ve O"na bir şeyi şirk koşmamamızı emretti. Namazı, zekâtı ve orucu da bize emretti.”
Ca"fer, İslâmî esasları açıkladıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Biz onu tasdik ettik, ona iman ettik ve onun getirdiği ilâhî mesaja uyduk. Artık sadece Allah"a ibadet ettik, O"na hiçbir şeyi ortak koşmadık. Bize haram kıldıklarını haram, helâl kıldıklarını helâl kabul ettik. Bunun üzerine kendi toplumumuz bize düşman kesildi. Tekrar Allah"a ibadeti bırakıp putlara tapmaya döndürmek ve önceden helâl saydığımız çirkinlikleri tekrar helâl kabul etmemizi sağlamak suretiyle bizi dinimizden döndürebilmek için işkenceler yaptılar. Onlar bizi ağır bir baskıya maruz bırakınca, zorlayınca, bize zulmedince, bizimle dinimiz arasına girip inancımızı