yaşamamıza engel olunca, biz de kalkıp senin ülkene sığındık. Seni başkalarına tercih ettik ve sana yakın olmayı istedik. Ey hükümdar! Senin yanında haksızlığa uğramayacağımızı umduk!”19
Bunun üzerine Necâşî, bahsettiği ilâhî vahiyden bazı âyetler okumasını istedi. O da Hz. Yahyâ ile Hz. İsa"nın dünyaya gelişlerinden bahseden Meryem sûresinden bir bölüm okudu. Bu âyetlerden etkilenen Necâşî"yle birlikte kumandanları gözyaşlarını tutamadılar. Sonra Necâşî, “Vallahi, bu ve Musa"nın getirdiği aynı kaynaktandır.” dedi. Ardında da Mekkeli elçilere dönerek, “Siz, çıkın gidin. Vallahi ben onları size asla teslim etmeyeceğim, bunu yapmayacağım!” açıklamasını yaptı. Bu tavırla karşılaşan Mekkeli elçi Amr b. Âs, ertesi gün Müslümanların Hz. İsa hakkında kötü şeyler söyledikleri iddiasıyla Necâşî"nin huzuruna çıktı. Necâşî, İsa (as) hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için Müslümanları tekrar huzuruna çağırttı. Ca"fer, “Onun hakkında Peygamberimizin bize getirdiğini söylüyoruz. O, Allah"ın kulu, peygamberi, ruhu ve bakire ve iffetli Meryem"e (rahmine) bıraktığı kelimesidir.” şeklinde cevap verdi. Bunu duyduktan sonra Necâşî eliyle yerden bir çöp aldı ve şöyle dedi: “Vallahi, Meryem oğlu İsa senin söylediğinden şu çöp kadar bile farklı değildir.”20
Müslüman muhacirler Necâşî"nin ülkesinde huzur içinde yaklaşık on üç yıl yaşamaya devam etmişler ve orada bulundukları süre içinde Habeşistan"ı yurt edinmişlerdi.
Muhacirlerden bir kısmı Mekke"ye, bir kısmı da hicretten sonra Medine"ye çeşitli zamanlarda, farklı şekillerde geri dönmüşlerdi. Ca"fer b. Ebû Tâlib"in de içinde bulunduğu en son grup ise 628 yılında, Hayber"in fethi sırasında Medine"ye dönmüştü. Hayber"de Ca"fer"in geldiğini gören Allah Resûlü, onu kucaklamış, iki kaşının arasını öpmüş21 ve şöyle demişti: “Hangisine daha çok sevineceğimi bilemiyorum. Hayber"in fethine mi yoksa Ca"fer"in dönüşüne mi!” 22
Hayber günü, savaşa katılanların yanında, Habeşistan muhacirlerine de ganimetten pay ayrıldı. Ca"fer ve arkadaşlarıyla birlikte gemiyle Habeşistan"dan henüz dönen muhacirlere, savaşan gazilerle birlikte ganimet mallarından verildi. Bu nasipli gemi yolcuları arasında bulunan Ebû Musa el-Eş"arî, daha sonraki yıllarda bu durumu övünç vesilesi olarak insanlara anlatmaktaydı. Hatta muhtemelen onların bu durumunu kıskanan bazı Müslümanların, “Medine"ye hicret etmekle biz sizi geçtik.” şeklindeki sözlerini de naklediyordu.23