buyurarak ona olan hürmetini ve derin sevgisini ifade ederdi.20 Bu ifade, Hz. Peygamber"in câhiliye döneminde en doğal haklarından bile mahrum edilen bir cariye olarak Ümmü Eymen"e verdiği değeri açıkça göstermekteydi.
Kimi zaman Hz. Peygamber"e hizmeti özgürlüğe ve ondan ayrılarak yeni bir hayat kurmaya tercih edenlerin olması düşündürücüydü. Kendilerine karşı zarif ve anlayışlı davranan bir peygamberin sağladığı mutluluğu, onun yanında buldukları huzur ve güven dolu ortamı yitirmek istemeyen bu insanlardan biri de Ümmü Seleme"nin hizmetçisi Sefîne idi. Ümmü Seleme ona, yaşadığı müddetçe Resûlullah"a hizmet etmesi şartıyla kendisini azat edeceğini söylediğinde Sefîne, “Sen bana şart koşmasan bile ben yaşadığım sürece Resûlullah"tan (sav) ayrılmam.” cevabını vermişti. Bunun üzerine Ümmü Seleme onu azat etti.21
Kendisine gösterilen teveccüh ve saygı nedeniyle Müslüman olmayanlardan bile Resûlullah"a yardımcı olanlar vardı. Nitekim Abdü"l-Kuddüs isimli Yahudi bir çocuk22 Hz. Peygamber"e hizmet ederdi. Bir gün hastalandığında Allah Resûlü onu ziyaret ederek kendisine Müslüman olmayı teklif etmiş, o da kabul etmişti.23
Hz. Peygamber zamanında hizmetçiler, ya ücretle tutulan hür kimselerden veya o dönemin âdeti üzere parayla satın alınan kölelerden olurdu. İslâm"la birlikte, dönemin özel şartları gereği temel ihtiyaçlardan biri olarak kabul edilen hizmetçiler24 âdeta ailenin üyelerinden kabul edilmeye başlanmıştır.
Hz. Peygamber mümkün olduğunca kendi işini kendi görmeye çalışır hatta elinden geldiğince ev işlerine yardım ederdi.25 Ancak onun hem günlük işleri hem de dinî, siyasî ve askerî görevleri bünyesinde toplaması sebebiyle her şeyi tek başına yapması mümkün değildi. Dolayısıyla ashâbın desteği ve hizmeti son derece önem taşıyordu. Hiç kimseyi küçük görmeyen, insanlar arasında efendi-hizmetçi, kadın-erkek ayrımı yapmayan Rahmet Elçisi, o döneme damgasını vurduğu gibi bugün için de başta işçi-işveren ilişkileri olmak üzere hizmet sektöründe çalışanlar için ideal örnek idi. O kadar ki hizmet sunan bir ferdin hakkını gözetmeyi yemek âdâbına bile dâhil etmiş, “Sizden birinize hizmetçisi yemeğini getirdiğinde onu yanına oturtmazsa (en azından) kendisine bir iki lokma veya bir iki parça yiyecek versin. Çünkü yemeği o hazırlamış ve sunmuştur.” 26 buyurmuştu.
Resûlullah (sav) yardımcıları ile yakından ilgilenir, onların hatırını sorar ve ihtiyaçlarını karşılamaya önem verirdi. Sıkıntılarını anlamaya,