yaralarına merhem olmaya çalışırdı. Hatırını sorduğu hizmetçilerden biri bir gün, “Yâ Resûlallah, bir ihtiyacım var.” deyince Resûlullah, “İhtiyacın nedir?” diye sordu. Hizmetçi, “Kıyamet günü bana şefaat etmene ihtiyacım var.” cevabını verdi. Bu hassas yardım talebi üzerine Rahmet Elçisi, “Sana bu konuda kim yol gösterdi?” buyurdu. Hizmetçi, “Rabbim!” dedi tek kelimeyle. Peygamberimiz ona, “Bunu gerçekten istiyorsan çok secde ederek bana yardımcı ol!” buyurdu.27
Peygamber Efendimiz (sav) hizmetçi ve işçi gibi çalışmak mecburiyetinde kalan kız çocukları ile yakından ilgilenir, onlara merhametli davranır, onların isteklerini yerine getirmeye çalışırdı. Hatta Medine"deki hizmetçilerden herhangi biri Resûlullah"ın (sav) elini tutar, onu istediği yere kadar götürür, hacetini çekinmeden ona anlatabilirdi.28 Rahmet Elçisi, hizmetçilerine ve kölelerine iyi davranmaları ve merhametle muamele etmeleri konusunda ashâbını da sürekli uyarırdı. Bir gün bir sahâbî Resûlullah"ın yanına geldi ve “Hizmetçimi kaç defa affedeyim?” diye sordu. Belli ki bu sorudan hoşlanmadı Rahmet Elçisi ve sustu. Çünkü affetmek devamlı yapılması istenen, sınırlanması zor bir ahlâkî erdemdi.29 Sahâbînin soruyu tekrarlaması üzerine Hz. Peygamber, “Her gün yetmiş defa!” cevabını verdi.30
Bir kimsenin, yanında çalışanları ezmesini, onlara hor davranmasını ve şiddet uygulamasını kesinlikle yasaklayan Resûlullah (sav), “Sizden biriniz hizmetçisini döveceği zaman hemen Allah"ı hatırlasın da elini çeksin.” buyurmuştu.31 Âişe validemiz Hz. Peygamber"in bu hassasiyeti bizzat gösterdiğini bize anlatmış ve “Resûlullah (sav), Allah yolunda cihad dışında eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına ne de bir hizmetçiye!...”demişti.32
Bir seferinde kölelerinden birini döven Ebû Mes"ûd el-Ensârî isimli sahâbî, arkasından şöyle bir ses duydu: “Bil ki Ebû Mes"ûd! Allah senin üzerinde, senin onun üzerinde olduğundan daha fazla güce sahiptir.” Ebû Mes"ûd, geri dönüp baktığında Allah"ın Elçisi"ni görünce, “Ey Allah"ın Resûlü, Allah rızası için o şu andan itibaren hürdür!” dedi. Ve bundan sonra hiçbir köleye vurmayacağına dair söz verdi.33 Resûlullah (sav) de, “Eğer bunu yapmamış olsaydın, ateş seni yakacaktı.” şeklinde cevap verdi.34
Diğer yandan Peygamber Efendimiz, ashâbına bedduayı da yasaklamış, “Kendinize, çocuklarınıza, hizmetçilerinize ve mallarınıza beddua etmeyin. Olur ki Yüce Allah"ın icabet edeceği bir zamana rastlar da bedduanız kabul oluverir.” 35 buyurmuştu.