İşçisi ve hizmetlisi bulunan işverenlerin, bu kişilerin hayat düzeyinin iyileştirmeleri ve onların da kendileri gibi rahat bir hayat sürdürmeleri için çalışmaları ideal olan ve kâmil bir müminden beklenen olgun bir davranıştır. Hizmet sahasındaki bu insanların gıda, giyim ve zamanın gerektirdiği temel ihtiyaçlarını karşılamak ise işverenin yerine getirmesi gereken asgarî yükümlülüktür.36
Bir gün Bilâl-i Habeşî ile tartışan Ebû Zer el-Gıfârî, annesinin zenci olmasından dolayı onu kınayarak hakaret etmişti.37 Bilâl, bu durumu Hz. Peygamber"e anlatarak şikâyette bulundu. Hz. Peygamber de bu şikâyet üzerine Ebû Zerr"e, “Ebû Zer! Onu annesi sebebiyle mi aşağıladın? Demek ki sen kendisinde hâlâ câhiliye izleri olan bir kimsesin. Hizmetçileriniz sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin himayenize vermiştir. Kimin eli altında böyle bir kardeşi bulunursa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güç yetiremeyecekleri işler yüklemeyin. Eğer yüklerseniz onlara yardım edin.” 38 buyurdu. Her ne kadar Bilâl-i Habeşî Ebû Zerr"in hizmetçisi olmasa da geçmişinde köle olan bir kimse hakkında Rahmet Elçisi"nden bu uyarıyı alan Ebû Zer, bundan sonra hizmetçilerine karşı son derece dikkatli olmuş hatta kölesiyle aynı tarz kıyafetler giyinmişti.39
Benzer bir olay da Ebu"l-Yeser hakkında anlatılmaktadır. Sahâbe-i kirâmın önde gelenlerinden Ubâde b. Sâmit"in torunu Ubâde b. Velîd, babası ile birlikte bilgi edinmek için ensardan bir kabileye gitmişlerdi. Orada ilk önce Akabe Biati"ne, ardından da Bedir"e katılan bir sahâbî olan Ebu"l-Yeser40 ile karşılaştılar. O sırada Ebu"l-Yeser"in üzerinde bir çizgili hırka ile bir de meâfirden yani Yemen dokumasından bir elbise vardı. Hizmetçisinin üzerindeki kıyafet de aynıydı.41 Ubâde, Ebu"l-Yeser"e, “Amca! Hizmetçinin çizgili elbisesini alsan da ona kendi meâfirden olan kumaşını versen yahut onun meâfir hırkasını alsan da kendi çizgilini ona versen, senin üzerinde bir hulle (takım elbise), onun üzerinde de bir hulle olurdu.” dedi. Bunun üzerine Ebu"l-Yeser, Ubâde"nin başını okşayıp, “Allah"ım! Buna bereket ver!” diye dua ettikten sonra, “Ey kardeşimin oğlu! Resûlullah"ın (sav), "Onlara kendi yediklerinizden yedirin ve kendi giydiklerinizden giydirin!" buyurduğunu şu iki gözüm gördü, şu iki kulağım işitti ve şu kalbim belledi.” dedi. Bu arada kalbine işaret etti ve devam etti, “Dünya malından ona vermem, kıyamet gününde onun benim iyiliklerimden almasından bence daha önemsizdir.” diye cevap verdi.42
Hz. Peygamber, efendi olsun hizmetçi olsun, her insana değer vermiş ve onları insanlık onuruna yakışır bir hayata kavuşturmak için çalışmıştır.