ve çocuğu vardı: “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe"nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” 24
Hacer ve İsmâil artık yalnızdı. Çok geçmeden suları bitti. Çaresizdiler. Anne, karşıdaki Safâ tepesine baktı. “Oraya çıksam birilerini görebilir miyim?” diye düşündü. Hızla tepeye doğru koştu; karşısındaki vadiyi gözleriyle taradı. Hayır, hiç kimse yoktu. Tepeden indi, yavrusunun bulunduğu Merve mevkiine koştu. Yeniden Safâ"ya yöneldi. Sonra yine Merve"ye koştu. Bu, tam yedi kere tekrarlanmıştı. İşte hac ibadeti esnasında Safâ ile Merve arasındaki yedi sa"y, Hacer"in bu koşuşturmasını temsil etmekteydi. Ümitler kırılmak üzereyken birden hafiften bazı sesler işitti. Az ileride topuklarıyla ya da kanatlarıyla kumları kazan bir melek gördü ve su şırıltısını işitti: Berrak ve serin su: Zemzem! Hacer koştu, suyun çıktığı yeri eliyle düzeltip küçük bir havuz hâline getirdi. Asırlar sonra İsmâil"in neslinden gelecek başka bir peygamber, âlemlerin efendisi Muhammed Mustafa (sav), bu sahneyi yorumlayacak ve “Eğer Hacer, havuz yapmayıp suyu kendi hâline bıraksaydı, şimdi Zemzem bir nehir olmuş akıyordu.” diyecekti.25
Hacer, bu havuzcukta biriken suları hemen kırbasına doldurdu. Oğluna koştu ve kurumuş dudaklarını suyla buluşturdu. Sonra kendisi içti doyasıya. Yeniden birikmeye başlayan sütüyle yavrusunu emzirip doyurdu. Allah"ın elçisi melek, kaybolmadan önce müjdeyi verdi: “Size zarar gelmesinden sakın korkmayın. İşte şurası Allah"ın evi hâline gelecek. O evi, şu çocukla babası inşa edecekler. Allah, sevdiği kimseleri zayi etmez.”26
Hacer bu müjdeden, Hz. İbrâhim"in tekrar kendilerine döneceğini anlamış, eşini beklemeye başlamıştı. Diğer taraftan da Zemzem"in hayat verdiği bu vadideki değişimi izliyordu. Tatlı ve serin suyu sebebiyle ziyaretçisi artan vadide yavaş yavaş bir şehir oluşmaya başlamıştı.27 Mekke, adım adım tarih sahnesine çıkıyor, Kutlu ve Son Elçi için, Efendimiz için gün sayıyordu.
Zaman su gibi akmış, İsmâil koşup oynayacak çağa gelmişti. Babasının ziyaretleri onu çok mutlu ediyordu. Ancak bu son gelişinde babasını oldukça düşünceli görmüştü. Nihayet babası onu karşısına aldı ve kendisi doğmadan önce yaptığı adaktan bahsetti: “Yavrum! Bir süredir rüyamda, "Adağını yerine getir." diye sesleniliyor.28
Sonra da seni kurban ettiğimi görüyorum. Bu işe sen ne dersin?”