Nitekim Ebû Hüreyre"nin, “Dostumu (sav) şöyle derken işittim.” sözü,14 Ebu"d-Derdâ"nın ve Ebû Zerr"in, “Dostum bana şu tavsiyede bulundu.”15 şeklindeki ifadeleri bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Sevgili Peygamberimiz risâlet öncesinde iyi arkadaşlara sahipti ve onun câhiliyede edindiği arkadaşları da güzel ahlâk sahibi kişilerdi. Bunlardan biri Sâib b. Abdullah idi. Mekke"nin fethi günü muhtemelen Müslüman olmak için Allah Resûlü"ne gelmişti. Osman b. Afvân ve Züheyr b. Ebû Ümeyye tarafından16 Resûlullah"ın huzuruna çıkarılan Sâib b. Abdullah, övgü dolu sözlerle Resûlullah"a takdim edilmişti. Resûlullah bu sözleri duyunca, “Onu bana anlatmayın. O, câhiliye döneminde benim arkadaşımdı.” diyerek arkadaşını zaten tanıdığını ifade etti. Sâib ise Resûlullah"ın bu sözlerine, “Evet yâ Resûlallah, sen ne güzel dosttun!” diyerek karşılık verdi. Daha sonra da en güzel ahlâkla donatılan Sevgili Peygamberimiz, câhiliye döneminde arkadaşlık yaptığı Sâib b. Abdullah"ın şu güzel niteliklerine dikkat çekti: “Ey Sâib! Câhiliye döneminde edinmiş olduğun güzel ahlâkına bak ve Müslüman olduktan sonra da aynı ahlâkı koru. Misafire ikram et, yetime karşı cömert ol ve komşuna güzel davran.” 17
Rahmet Elçisi"ne dost olabilmek, onun sevgisini kazanabilmek şüphesiz her sahâbînin en büyük arzusudur. Özellikle İslâm"a yeni girenlerin bu yöndeki çabaları ilginçtir. Amr b. Âs, Mekke"nin fethinden önce Müslüman olmuş, siyasî ve idarî dehaya sahip seçkin sahâbîlerden birisidir.18 Zât-ı Selâsil Muharebesi sonrası görevini başarıyla yapmanın verdiği cesaretle Allah Resûlü"nün huzuruna çıkmış ve ona zihnini meşgul eden şu soruyu yöneltmişti: “Ey Allah"ın Elçisi! İnsanlar arasında sana en sevimli gelen kimdir?” “Âişe.” diye cevap verdi Allah Resûlü. “Peki, erkeklerden kim?” diye sordu, “Onun babası.” buyurdu. Amr, “Sonra kim?” diye sorunca, “Ömer.” diye karşılık verdi. Amr b. Âs, kendi isminin en sonda sayılacağı korkusuyla artık daha fazla soru sormaktan vazgeçti.19
Resûlullah"ın (sav) ashâbı içerisinde kendisine dostluk payesi verdiği kimseler de vardı. O şöyle buyurmuştu: “Allah"ın benden önce bir topluma gönderdiği her peygamberin, ümmeti içinde havârileri ve sünnetine tâbi olup emirlerine uyan dostları vardır” 20 Nitekim Kur"an"da da bahsedildiği üzere Hz. İsa"nın havârileri vardı. O, İsrâiloğulları"nı Allah"ın dinine davet ettiğinde onların inkâra meylettiğini anlayınca kimin yanında yer alacağını sormuş, havâriler de, “Allah yolunun yardımcıları olacaklarını” ifade etmişler21 ve onu terk etmemişlerdi. Allah Resûlü, “çok özel arkadaş ve yardımcı”