şu samimi ricada bulundu: “Ey Allah"ın Resûlü! Benim de o kimselerden olmam için dua ediver.” Resûlullah, “Sen onlardansın.” buyurdu. Bu sefer ensardan olan başka biri kalktı ve Ukkâşe"nin söylediklerini söyledi. Hz. Peygamber ona, “Ukkâşe seni geçti.” buyurdu.4
Bir zamanlar sayıları çok azdı. Sonra suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali dalga dalga çoğalan, büyük bir yüce topluluk hâline geleceklerdi. Onlar, âhirette hem nicelik hem de nitelik açısından Allah ve Resûlü"nün övgüsüne mazhar olacaklardı. Nasıl olmasınlar ki! Allah"ın davetini ihya edecek, unutulan, değiştirilen dinin üzerindeki pası temizleyerek aslına döndürecek olan onlardı. Onların üstünlüğü soya, kabileye, zenginlik veya iktidara değil Allah ve Resûlü"ne olan sadakatlerine bağlıydı. Zira diğer ümmetlerin taşıyamadıkları yükü onlar üstlenmişlerdi. Ümmetinin bu farkını Allah Resûlü bir kıssayla ne kadar da güzel resmediyordu:
“Müslümanlarla Yahudi ve Hıristiyanların hâli şuna benzer: Bir adam bazı kimseleri sabahtan geceye kadar çalışmak üzere ücretle tutar. Bu işçiler günün yarısına kadar çalıştıktan sonra, "Senin vereceğin ücrete ihtiyacımız yok. Şu âna kadar yaptığımız iş için de para istemiyoruz." derler. Adam onlara, "Böyle yapmayın! İşinizin kalanını tamamlayın ücretinizi tam olarak alın." der. Ama bunu reddederek oradan ayrılırlar. Bunun üzerine adam başkalarını ücretle tutup, "Şu günü tamamlayın da öncekilere vaad ettiğim gündeliği size tam olarak vereyim." der. Bu ikinci grup da çalışmaya koyulur. İkindi namazı vakti olunca bunlar da "İşin senin olsun, yaptığımız çalışmanın ücretini de istemiyoruz, işi bırakıyoruz!" derler. Adam onlara, "İşinizin kalanını tamamlayın. Zaten günün bitmesine çok az kaldı." dediyse de bunu reddederler. Adam geri kalan zamanda çalışmaları için yeni işçiler tutar. Onlar gün batıncaya kadar çalışırlar ve önceki iki grubun ücretini de alırlar. İşte bu, onlar ile bu nuru (hidayeti) kabul eden Müslümanların hâline benzer.” 5
Peygamberimizin bir başka benzetmesi ise şöyleydi: “Geçmiş toplumlara nazaran sizin bu dünyadaki yaşama süreniz ikindi namazı ile güneş batması arasındaki zaman kadardır. Sizinle Yahudi ve Hıristiyanların durumu, işçi çalıştıran şu kimsenin hâline benzer: Bu işveren, "Bir kîrat ücret karşılığında günün yarısına kadar kim bana çalışır?" der. Yahudiler birer kîrat karşılığında çalışırlar. Sonra, "Günün yarısından, ikindi namazına kadar bir kîrat ücret karşılığında kim bana çalışır?" der. Bu defa da Hıristiyanlar birer kîrat ücret karşılığında çalışırlar. Sonra sizler ikindi namazından sonra gün batımına kadar ikişer kîrat karşılığında çalışırsınız. Bunun üzerine Yahudi ve Hıristiyanlar kızarlar ve