"Bizim işimiz daha çok ama ücretimiz daha az!" derler. İşveren de "Ben sizin hakkınızdan herhangi bir şey kestim mi?" der. Onlar, "Hayır!" derler. Bunun üzerine o, "O hâlde bu benim ikramımdır, onu dilediğime veririm!" buyurur.” 6
Yüce Allah önceki ümmetlere birçok peygamber göndermişti. Ancak Yahudiler peygamberlerine muhalefet ederek onu yalanlamışlar,7 Hıristiyanlar da aynı şekilde Hz. İsa"ya (as) sadık kalmayarak onun getirdiği dini tahrif etmişler, peygamberlerini ilâhlaştırmışlardı.8 Semavî birer din olan Yahudilik ve Hıristiyanlıktan sonra risâlet sancağı bu defa İslâm Peygamberi"ne ve onun ümmetine devredilmişti. Tevhide inanma ve bu uğurda yaşama görevi Muhammed ümmetine verilmiş, Peygamberlerinin tebliğ ettiği dine inanıp iman eden İslâm ümmeti, diğer ümmetlerin aksine dinin aslını korumuş ve böylece Allah"ın lütfuna ve keremine mazhar olmuştu. Aslında farklı zamanlarda farklı milletlere gönderilmiş olsalar da bütün ilâhî dinlerin kaynağı birdi. Her biri aynı vahiyden beslenmekte, aynı ilâhî bildiriye muhatap olmakta, inanç esasları Hz. İbrâhim"e dayanmaktaydı. Üç dinin mensupları da Hz. İbrâhim"i sahiplenmekteydi. Oysa “İbrâhim, ne Yahudi ne de Hıristiyan idi. Fakat o, Allah"ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman"dı. O, müşriklerden de değildi.” 9 ilâhî kelâmın açık ifadesiyle, “Şüphesiz, insanların İbrâhim"e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu Peygamber (Muhammed) ve müminlerdir. Allah da müminlerin dostudur.” 10
Kur"ân-ı Kerîm, emanete ehil olarak görülüp seçilen bu ümmetin11 iyilikleri yayıp kötülükten nehyettiğini,12 hayra davet ettiğini,13 hak ve adaleti yerine getirerek14 örnek bir ümmet olduğunu15 bildiriyordu. “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar ve Allah"a iman edersiniz.” 16 şeklindeki ilâhî buyrukla örnek ve önder bir nesil olduklarını haber veriyordu. Bu ümmet, Yüce Allah tarafından “vasat bir ümmet” olarak takdim ediliyordu.17 Yani ifrat ve tefritten uzak, inancında, ahlâkında, her davranışında orta yolu tutturan, doğruluk, denge, sağduyu ve adalet timsali bir ümmet idi. Aşırılıktan uzak duruşları, uyumlu ve mutedil tavırlarıyla diğer toplumlar için “şahit” yani örnek olma vasfını kazanmışlardı. Her ümmetten bir şahit getirileceği, Hz. Peygamber"in ise onların hepsine şahitlik yapacağı günde18 Muhammed ümmeti, iyiler için bir örnek ve delil olacaktı.19
Hz. Peygamber"in, “Allah katında ümmetlerin en hayırlısı ve en değerli olanı” şeklinde nitelediği20 insanlık için örnek olan Muhammed ümmeti, üzerindeki sorumluluğu yerine getirerek âhirette de önde gidecekti.