kimsenin hâline benzer. O toplumdan bir kısmı onun bu uyarısını dikkate almış ve geceleyin sessizce kaçıp kurtulmuş; bir kısmı ise, onu yalanlamış, sabaha kadar bulundukları yerden ayrılmamış ve sabahleyin gelen ordu tarafından helâk edilmiştir. İşte bana itaat edip getirdiğime uyan kimsenin durumu ile bana isyan edip getirdiğim gerçeği yalanlayanın durumu buna benzer.” 55 Hz. Peygamber, bir başka hadisinde de bu uyarma görevini farklı bir benzetmeyle anlatır:“Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin hâline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben de sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.” 56
Hz. Peygamber"in bu ilk uyarılarını tepkiyle karşılayan hemşehrileri, kendi putlarına dil uzatmamak kaydıyla, kabile reisliği, krallık ve istediği kadar mal teklif ettiklerinde, onlara Hz. Peygamber"in cevabı çok net olmuştur: “Ben, sizin ne söylediğinizi anlamıyorum! Ben, getirmiş olduğum şeyi sizden mal talep etmek, aranızda şeref sahibi olmak ve size kral olmak için getirmedim. Aksine Allah, beni size elçi olarak gönderdi, bana Kitabı"nı indirdi ve size müjdeci ve uyarıcı olmamı emretti. Ben de size Rabbimin risâletini tebliğ ettim ve yalnızca samimi davrandım. Eğer size getirmiş olduğumu benden kabul ederseniz işte bu, sizin dünya ve âhiretteki nasibinizdir. Şayet reddedecek olursanız benimle siz hakkında Allah bir hüküm verene kadar Allah"ın emrini yerine getirmek için sabrederim!” 57
Yine kendisine her zaman destek olan amcası Ebû Tâlib"in de umudunu yitirdiğini anladığında, ona şu acı cümleleri sarf etmiştir: “Amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime koysanız Allah"ın yardımı gelene kadar ya da ben bu gaye uğrunda ölene kadar bu vazifemden asla vazgeçmem!” 58 Siyer kaynaklarımızda geçen bu rivayetler, Hz. Peygamber"in İslâm"a davetinde ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir.
İslâm davetinin ilk günlerinde Müslümanlar, inançları sebebiyle eziyet ve baskılara maruz kaldığında Hz. Peygamber"in, Kureyş"in iki kuvvetli şahsiyetinden biri, Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hişâm (Ebû Cehil) ile İslâm"a güç ve şeref nasip etmesi için Allah"a yalvarması, ardından Hz. Ömer"in Müslüman olması,59 davette duanın önemine işaret etmektedir. Bu bağlamda Hz. Peygamber, Medine döneminde de insanların hidayeti için dua ederek Rabbinin inayetini dilemiştir. Devsoğulları kabilesinden Tufeyl b. Amr, henüz Hz. Peygamber Mekke"de iken iman etmiş ve kavmine İslâm"ı anlatmıştı. İkinci kez Hz. Peygamber"le görüşmeye geldiğinde, kavminden şikâyetçi olmuş ve helâk edilmeleri için Hz. Peygamber"den